Sait Çamlıca
Gençlere ve Yaşlılara İbadeti Kolaylaştırmak
Program sonrası okulda gençlerle ilgilenen bir idareci, öğrencilerin öğle namazına gitmekte zorlandığını söyleyerek benden fikir istedi. “Gençlere namazı nasıl sevdirebilirim?” diye sorduğunda, ona asıl sorunun yöntemlerde olduğunu söyledim. Çünkü gençlere ibadet anlatılırken çoğu zaman kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyoruz.
Gereksiz Ayrıntılar Gençleri Uzaklaştırıyor
Türkiye’de temel dini bilgilerin öğretiminde gençlerin yaşları ve psikolojileri çoğu zaman dikkate alınmıyor. Namazın farzı 14 rekât olmasına rağmen ilmihal kitaplarında ısrarla 40 rekât üzerinden anlatılıyor. Pek çok hoca gençlere sadece farzları kılmanın bile mümkün olduğunu söylemekten çekiniyor. Sünnetleri terk edenle ilgili hadisler sürekli hatırlatılarak gençler korkutuluyor.
Oysa Peygamber Efendimizin çoğu nafile namazını evde kıldığı, camide ise sadece farz namazı kılıp cemaate kısa bir sohbet yaptığı bilinir. Buna rağmen gençlere hâlâ “en üst sınır” anlatılıyor.
Abdest Aslında Çok Kolay
Kur’an’daki abdest ayeti çok basittir:
Eller ve yüz yıkanır, baş ve ayak mesh edilir.
Ancak geleneksel ilmihallerde öyle ayrıntılı tarifler vardır ki, abdest almak bazıları için eziyete dönüşür. Parmak araları, burun içi, kulak kıvrımı gibi birçok ayrıntı, özellikle gençleri ve yoğun çalışan insanları zorlar.
Dışarıda olduğumda ben de abdestimi ayetin tarif ettiği şekilde alıyorum. Gençlere bunun bir kolaylık olduğunu söylemek gerekirken çoğu görevli bunu öğrencilerden saklıyor ya da çekiniyor.
Yaşlılara Gereksiz Zorluk
Bir hastane yöneticisi arkadaşım, kalça kırığıyla gelen yaşlıların önemli bir kısmının abdest alırken düştüğünü anlattı. Ayağını lavaboya kaldırmaya çalışırken dengesi bozulan birçok yaşlı ağır bedeller ödüyor. Aslında ayakları mesh etmeleri yeterli, fakat bunu ya bilmiyorlar ya da alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar.
Bu kadar kolay bir ibadetin insanlara eziyet hâline getirilmesi büyük bir problemdir.
Gençlerin Enerjisini Anlamayan İdareciler
Konuştuğumuz sırada bahçede öğrenciler top oynuyordu. 16 yaşındaki gençler öğle arasında bile birkaç dakika daha oyun oynayabilmek için yemeklerini hızlıca geçiştiriyor. Bu enerjideki gençleri uzun abdest, uzun cemaat düzeni, tespih zorunluluğu gibi uygulamalarla camiye götürmeye çalışmak çoğu zaman ters etki yapıyor.
Gençlerin koridorlarda saklanması bu yüzden şaşırtıcı değil. Çünkü ibadeti kolaylaştırmak gerekirken zorlaştıran bir yaklaşım hâkim.
Cem Etme Kolaylığı Söylenmiyor
Öğrencilere öğle ve ikindi namazlarını cemedebileceklerini söyleyen neredeyse yok. Oysa yoğun iş hayatında, trafik içinde, okul arasında bu bir kolaylıktır. Bazı hocalar doğruyu bilir ama “başımıza iş açılır” korkusuyla söylemez.
Yaşar Nuri Öztürk’ün anlattığı şu hatıra aslında her şeyi özetler:
“Biz burada rahatlıkla cem ederken, inşaatta çalışan insanların bu hakkı bilmemesi büyük haksızlık.”
Yaşlıların İlmihali Gençlere Dayatılıyor
Geleneksel ilmihaller, daha çok yaşı ilerlemiş, zamanı bol insanlar için düzenlenmiş hükümlerle doludur. Bu ayrıntıları gençlere veya yoğun iş hayatındaki insanlara dayatmak onları ibadetten uzaklaştırıyor.
İmamlar, müezzinler ve din görevlileri çoğu zaman sadece ilmihalde yazanı tekrar ediyor. Ancak gençlerin ve çalışan insanların koşuşturması, enerjisi ve yaşam gerçekliği göz ardı ediliyor.
Sonuç: Kolaylaştırın, Zorlaştırmayın
Din kolaylık üzerine kuruludur. Gençlere ve yaşlılara, şartlara uygun kolaylaştırıcı hükümler anlatılmadığında insanlar ibadetten uzaklaşıyor. İbadeti çoğaltarak ibadet edenleri azaltmak kimseye fayda getirmez.
Asıl olan şudur:
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Sevdirin, nefret ettirmeyin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.