Nilgün Güney

Nilgün Güney

Müslüman güzel ahlakıyla tüm dünyaya örnek olmalı

Müslüman güzel ahlakıyla tüm dünyaya örnek olmalı

 

 Kaba, sert, acımasız, hoşgörüsüz tavırlar Rabbimiz’in hoş görmediği tavırladır. Allah öyle bir merhameti emreder ki, bu Allah’ı derin sevenler dışındaki kişiler için büyük bir yüktür. Ancak Müslüman Allah rızası için merhamet eder, Allah rızası için koruyup kollar. Bunun en güzel örneklerinden birini Hz. Musa kıssasında görebiliriz. Allah, İsrailoğullarına zulüm yapan, onları köle gibi kullanan acımasız, döneminin Mısır hükümdarı Firavun’a dahi tebliğ yaparken Hz. Musa ve Hz. Harun’a yumuşak söz söylemelerini emretmiştir.

"İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar." (Taha Suresi, 43-44)

Rabbimiz’in bu tavsiyesi bizlere de farzdır. Bu yüzden başka dinlere mensup yada ataist insanlara güzellikle davranmak, onlara en güzel tarzda tebliğ yapmak Müslümanın üzerine bir yükümlülüktür. Aksi Rabbimiz’in sevmediği bir davranış olacaktır. Bu da bir Müslümanın asla istemeyeceği birşeydir. Allah Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed (sav)’in yumuşak huylu olduklarını şöyle haber verir:

"Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu" (Tevbe Suresi, 114)

"Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi..." (Al-i İmran Suresi, 159)

Bir insanın iman etmesi tamamen Rabbimiz’in gücü dahilindedir. Tebliğ yaptığımız insan hidayet bulmuyor, bizi dinlemiyor diye kaba davranmak, onun dinden soğumasına neden olacaktır. Bu yüzden bu kişilere kızgınlık duymak asla kaderi değiştirmeyecektir. Müslümanın yapması gereken, güzellikle tebliğ yapıp, sonucunu Allah’a bırakmaktır.

“Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir…’’ (Bakara Suresi, 272)

İnsanlar fıtratları gereği güzel ahlaktan, yumuşak tavırlardan hoşlanırlar. Tebliğ yaptığımız insan İslam’a soğuk bakan bir kişi olsa dahi bizim güzel ahlaklı ve olgun olmamız onu etkileyecek, belkide zamanla kalbi İslam’a ısınacaktır. Bunun en güzel örneklerden birini Osmanlı Devletinde görebiliriz. Osmanlılar 600 yıl süren egemenliğinde farklı dinden, dilden, ırktan, kültürden insanlar ile bir arada yaşamıştır. Osmanlı hükümdarları hepsine adaleti uygulamıştır. Osmanlı hükümdarlarının bu güzel ahlakından etkilenen gayrimüslimler ise İslam’ı seçmişlerdir.

Allah dilerse en azılı insan Müslüman olur, güzel ahlakı benimser. Güzel ahlakı ise tüm dünyaya öğretecek olan yine Müslümanlarıdır. Bunun için Müslümanın ilk önce Allah’ın emrettiği ahlakı iyi benimsemesi, sonra çevresinden başlayarak tüm dünyaya anlatması gerekmektedir. Bu konuda sesimizi duyurmak için ise Müslüman toplumların birbirlerine destek olması şarttır. Bu yüzden Müslümanlar batıl güçlerin oyununa gelmemeli, küslükleri ve dargınlıkları bir kenara bırakıp Allah rızası için, kurtarılmayı bekleyen mazlum insanlar için birlik olup, İslam’ı yaymalıdırlar.

“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?’’ (Nisa Suresi, 75)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi