Nilgün Güney

Nilgün Güney

Müslümanların ayrılığı

Müslümanların ayrılığı

 Bunlardan birincisi çoğu insan tarafından kabul edilen görünen yüzü, diğeri ise hemen fark edilmeyen gerçek yüzüdür. Örneğin İslam topraklarında yaşanan savaş, kargaşa, terör ortamı bazı Müslümanların milliyetçilik arzularına bağlanmıştır. Osmanlı döneminde ise Arapların Osmanlı’dan ayrılmak istedikleri yalanı ortaya atılmıştır. Oysa kargaşanın başlangıcı Batı’nın kışkırtmalarından kaynaklanıyordu. Araplar o dönemde Osmanlı topraklarında gayet huzurlu bir hayat yaşıyorlardı.

Ancak o günlerden bu yana Batılı bazı ülkelerin entrikaları sonucu Ortadoğu bugünkü hale gelmiştir. İnsanlığa gösterilen imaj ise “Arap ülkeleri artık bu şekilde daha mutlu” olmuştur. Ortadoğu ülkeleri bu bölünmüşlük yüzünden sahip olduğu zengin kaynaklara rağmen dünyanın en geri ülkeleri arasında kalmışlardır. Bu düzeni kuranlar bu sömürü oyununu sadece Ortadoğu topraklarına değil tüm dünya ülkelerine yapmışlardır. Dünya gelirinin büyük bir bölümünün çok az bir yüzdelik diliminin elinde olması bu sinsi planın başarıya ulaştığını gösterir.

Aslında Müslümanların zengin olmasında Batı’nın korkmasını gerektirecek bir neden yoktur. Müslümanlar zengin olduğunda ve İslam ahlakı tüm yeryüzünde yaşandığında bu bolluktan tüm dünya ülkeleri de faydalanacaktır. Çünkü İslam’da adalet ve ihtiyaç içinde olana yardım etme ahlakı vardır. Bunun dışında sanat, estetik, bilim, hoşgörü, sevgi, tevazu gibi kavramlar İslam’da en üst seviyede yer almaktadır.

Ancak İslam’ın bu güzelliklerinden istifade edebilmek için dini doğru yaşamak gerekmektedir. Din ancak doğru yaşandığında tüm dünyaya örnek teşkil edebiliriz. Baskıcı, terör taraftarı, kadına ikinci sınıf insan muamelesi yapan, sanatı haram kılan bir din elbette insanlığı korkutacaktır.

Bugün Müslümanların farklı ülkelerde yaşamaları ve aralarında çıkar ilişkilerinin olmasının yanı sıra bir İslam ülkesinin kendi içinde de gruplaşma söz konusudur. Örneğin Suriye’de onlarca farklı grup faaliyet halindedir. İşte Batı’nın en büyük planı da budur; bir toplumu kendi içinde gruplara ayırarak birbirine düşürmek.

Oysa Müslümanların aralarındaki husumetleri gidermeleri ve kardeşliklerini pekiştirmeleri ile tüm dünya Müslümanlarının ilk önce fakirlik sorununu gidermelerine vesile olacaktır. Bu yüzden Müslüman ülkeler hem kendi aralarındaki ilişkileri düzeltmeli hem de diğer ülkeler ile iyi bir bağlantı içinde olmalıdırlar ki gelişmiş ülkelerin sanat, bilim ve ticari bilgisinden faydalanabilsinler.

Müslüman ülkeler aralarındaki bu ayrılığa ve düşmanlığa göz yumdukları sürece İslam topraklarında kargaşa, zulüm, terör ve adaletsizlik yaşanmaya devam edecektir. Müslümanlar Allah’ın birlik emrine uymadıkları sürece ne kadar “kurtuluş” toplantıları düzenlerlerse düzenlesinler kesin çözüme ulaşılamayacaklardır. Kurtuluş ancak tüm İslam aleminin birliği istemesi, bunun için çabalaması ve Hz. Mehdi önderliğinde İslam ahlakını tüm dünyaya hakim etmeye çalışması ile mümkündür.

Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff Suresi, 4)

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi