Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Mutlu Yuva için Ailenin Tanımı

Mutlu Yuva için Ailenin Tanımı

 

Birçok ailelerin toplumundan milletler meydana gelir. Şu halde milletleri ve toplumları meydana getiren aile müessesesi iyi oluşturup korunmalı. Aile; insanın ilk ‘inanç’ eğitim ve öğretimini, edep ve terbiyesini aldığı, ilkeli kişilik ve manevi kimliğinin geliştiği, sevgi, saygı ve sosyal ilişkileri öğrendiği, iyi veya kötü alışkanlıkları kazandığı yerdir. Aksi halde aileleri bozuk olan ve yahut ailesi dağınık toplumlardan müteşekkil milletlerden hayır gelmez.

  İlk defa ayrı cinsten iki kişinin evlenmesi ile ailenin temeli atılır. Bu iki ayrı cins (kadın-erkek) birbirlerine yabancı iki varlık olmasına rağmen evlenmekle birbirlerine en yakın hayât arkadaşı olmaya başlar. Bu yakınlığı ortaya çıkaran ilâhi bir sır vardır. Bu sırrı yüce Allah Teâlâ şöyle beyan etmektedir: “Kaynaş(ıp huzura kavuş)manız için, size kendi (cinsi)nizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması, Onun (kudretinin) delillerindendir.  Şüphesiz ki; bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm Sûresi, 30/ 21) Yüce Allah’ın bu âyette beyan ettiği gibi iki ayrı cinsin evlenmesiyle gözle görülmeyen esrarengiz bir bağımlılık, huzur, sükûn, birbirini sevme, yardımlaşma ve merhâmet meydana gelir.

Aile, en az evli iki yetişkin insanlar ve çocuklardan meydana gelen kurumlaşmış bir biyolojik – toplumsal gruptur. En asgari işlevleri, cinsel ilişkileri de içine alan duygusal ihtiyaçların tatmini kontrolünün sağlanmasıyla üreme; aile ve çocuklar için sosyo-kültürel bir ortamın hazırlanmasıdır. (Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yay. İst. 1990.)

Aile, teklikten çokluğa başka bir ifadeyle bireysellikten toplumsallığa geçiştir. Âdem (a.s.) babamız ile Havva annemizin beraberliğiyle başlamış, dünyanın sonuna kadar da devam edecektir.

Aile, erkek ve kadını asil bir duygu ve heyecanla birleştiren, Mevla’mızın buyruğu üzere bedeni sükûna, ruhu huzura erdiren bir müessesedir. Aile, kişiyi toplum hayatına hazırlayan sevgi, saygı, şefkat, fedakârlık ve birlik ocağıdır.

Müslüman için aile, bir sosyal müessese olduğu gibi, aynı zamanda İslâmî bir kurumdur. Aile, erkeğin eksiklerinin kadınla, kadının eksiklerinin de erkekle tamamlandığı, birbirlerinin ihtiyaçlarının temin edildiği, iki cinsi kaynaştıran bir kurumdur. Yani elmanın iki yarısı gibi veyahut ta bir çift ayakkabı gibidir.

Aile yuvası okuldur, mescittir; huzur evi ve çocuk yuvasıdır. Küçük yavruların büyümesini her yönden gelişmesini sağlar. Onların İslami şahsiyet sahibi bir insan, Allah'a kulluk bilincine ulaşan bir Müslüman ve İslâm toplumunun sağlıklı bir üyesi olmaları için yetiştirip geliştiren bir fabrikadır. Yalnız Allah’a kulluğu terk eden, ‘kendi hevasının, ayrıca tağut ve cibt’in kulu’ olur, böylece aile ve toplum düşer, alçalır. Bütün serkeşlik ve serserilikler de bundan sonra başlar. Kişi kendi iradesi ile kulluğu terk ettiği zaman, çok acınacak durumlara düşer. Bu durum karşısında kendinden başkasını suçlamaya başlar, ancak buna hakkı yoktur.

Aile, bir okuldur ki, erkek islami bilinci,  liderliği, otoriteyi, disiplini, mesûliyeti, emânete riâyeti, haklara saygılı yöneticiliği, en iyi şekilde üstelik uygulamalı olarak ailede öğrenir.

Nitekim aile, kadınıyla erkeğiyle fedakarlığın, karşılık beklemeden vermenin, merhametin, sabrın, ahlâk güzelliğinin öğrenildiği bir okuldur. Anne-baba, bu okulun hem öğretmeni, hem de öğrencisidir. Çocuk, hatta küçücük bebek, sanıldığı gibi sadece öğrenci değil, minicik olmasına bakmadan ana-babasına çok ama çok şeyler öğretir.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şükrü Başarıkan Arşivi