Guzularım eskiden sülaleler arası dövüşler olurdu.

Bazıları bu dövüşlerin müptelasıydı. Öyle ki dövüş oldu mu ömürleri yenilenirdi…

Karakol, adliye, kaymakam nerede!

Sesini kime duyuracaksın, Aksaray’a neyle gidip geleceksin?

Şimdi toplumumuz modernleşti derken Eskil’deki basit bir turnuvada bile o tiplerin toplumun içinde bugünde yaşadığını somut bir halde gördük.

Üç kuruşluk bir oyunda ne o küfürler, tehditler, bacak kırmaya çalışmalar…

O nedenle buradan turnuvayı düzenleyenlere bir teklifim olacak seneye aynı futbol turnuvası olsun ama bunun ötesinde bazı kategorilerde ikinci aşamayla mastırlar (usta) turnuvasıyla devam edilsin!

Mesela  sahada, yedek kulübesi ve tel örgülerin arkasında en “bet” küfrü edenler arasından seçilsin yarışmacılar….

Daha sonra Neyzen Tevfik’in bütün şiirlerini ezberlesinler… Sonra bireysel ve guruplar halinde sahneye çıkan yarışmacılar! Orada bir birlerine methiyeler düzsün!

Bakalım birinci kim olacak?

O birinciyi de ilçe halkı olarak bir münazara yarışmasına gönderelim…

Bakalım ne kadar başarılı olacak ve hangi sonuçla memlekete dönecek?

Mesela beden dilini en iyi kullanma yarışı olsun.

Sahadaki oyuncuyu, hakemi orijinal bir şekilde en iyi tehdit eden, önüne geleni parmak sallayanlar arasından seçilsin yarışmacılar…

Daha sonraki aşamada, ağzından köpükler saçılarak ve saçının telinden ayak parmaklarına kadar beden dilini, ses tonunu kullanarak rakibine en çok korkuyu kim salacak ve en çirkin kim olacak? Ona bakalım birinciyi böyle seçelim.

İlçe halkı olarak birleşelim çocuğumuzun nafakasından keserek para toplayıp, o birinciyi uluslar arası bir dövüş sporu yarışmasına gönderelim.

Bekleyelim görelim orada ne kadar başarılı olacak?

Bir diğeri saha da gölge gibi dolaşan, futbolculardan önce sahayı terk eden şu bazı maçları katleden hakemlere özel maçlar düzenleyelim!

O maçlarda 5-6 yaşında minikler oynasın.

Hakem sahada kartları ve düdüğünü konuştursun.

Milletin gözü hakem görsün.

Emniyet, o maçta kuş uçurtmasın!

Öte yandan sahaya bacak kırmak için çıkan kasapları, komitece belirleyip onlara özel maçlar yapalım. Bu maçta rakibine vuran değil, vurmayan atılsın.

En kırıcı iki 11 arasında sahada en son kalan futbolcu yılın kahramanı olsun!

Sonra bütün branşların birincileriyle Bremen Mızıkacıları gibi Eskil Mızıkcıları adında takım kuralım. Bunlar Safiye Soyman ve Faik Öztürk ikilisi gibi dört bir yanı gezsinler. Kendilerini gerek Türkiye’deki gerekse uluslar arası Yetenek Sizsiniz yarışmalarına gönderelim. Yeteneklerini sergilesinler… Eskil’in sesini dünya duysun!

Eskil’deki bu kadar güzel bir kaynaşma etkinliğini sabote eden canlar için ikinci aşamada böyle bir turnuva ile devam edilmeli ki kendilerini ifade edebilsinler. Mevcut turnuva yapı itibariyle onları kesmiyor!

Değilse, bir vücudun organları gibi bir biriyle akraba olan, muhabbetleri çoğu zaman kardeşten öte olan bir memlekette mevcut turnuvadan tatmin olmayanlara böyle bir organizasyonlar şart!

Değilse aramızdaki o yetenekler ataları gibi heba olup gidecek.