Şerafettin Meral ve Necati Belgemen teknik direktör olsalardı…
Eskil’de futbol turnuvası heyecanın yaşandığı şu günlerde geçenlerde somut olarak bir kez daha bizi düşünce alemine sevk etti!
Düşünebiliyor musunuz adam halı sahada oynanan bir karşılaşmada bile heyecan yapıyor, kendisini sakatlayacak derecede mücadele ediyor.
Ama sen gidiyorsun bir turnuva düzenliyorsun, o turnuvayı düzenleyene, o maça gelenlere küfreder gibi 38 dakika maç oynatıp 14’ünü üç oyuncu olmak üzere bu süreye 15 gol sığdırıyorsun.
Tek kelimeyle yazık!
Evet bu turnuva olayı mevzu olunca dedeniz yine bir lüzumsuzluk yaptı ve kendi kendine düşündü “Abuz gerçekten Eskil’in siyasileri teknik direktör olsalar mesela Fatih Terim gibi de ünlü olsalardı hangi özellikleri ön plana çıkardı?” diye…
Şerafettin Meral: Çok mücadeleci olurdu 3-0 mağlup duruma düşene dek sahada rahat olurdu. Hz. Ali’den kıstaslar başta olmak üzere ayet ve hadislerden vereceği örneklerle basın toplantılarını çok önemser, onun için basın açıklaması maçtan bile önemli olabilirdi!
Bu örnekleri oyuncularına da verirdi. Mesela zorlu deplasmanlarda seyirci baskısını yenmek için Hz Hamza cesaretinden, hakemden muzdarip olduğundan Hz. Ömer adaletinden örnekler verebilirdi.
Basın toplantılarını şık bir şekilde çıkar, fırtınada bile saçları ütülü gibi düzgün olurdu. Türkiye’nin ikinci Yılmaz Vural’ı olabilir saha ve saha dışında şova büyük önem verirdi.
Acemi hakemin sahada takımları karıştırdığı gibi “sahada bazen taraftarını bile karıştırdı” söylemine yer verecek şekilde kendi takımı ve taraftarını unutur rakip takım oyuncu ve taraftarının gönlünü almaya çalışır bu da kendi takımında ciddi bir güven sorunu oluşmasına sebep olurdu, futbolculuk hayatında 50’sinden önce antrenörlik yaşamında ise 90’ına kadar hocalığı bırakmayı asla düşünmez bu özelliğiyle kardeşlerinin bile tepkisini alır “yetti gayri” dedirtirdi.
Takımda dünyaca ünlü yıldızlar varken topa vurmasını bilmeyenlere forma verebilirdi. Onu kızdıran futbolcu kendisini Afrika ülkelerinde bulabilir, bulunduğu şehirden çok uzaklara gönderebilirdi.
Gıcık kaptığı rakip takım, sahalarına geldiğinde tüm soyunma odasının kaloriferlerini ve kombiyi sistem dışı ettirir, bütün takım cezasını öderdi.
Masöründen malzemecisine herkes onunla ilişkiyi iyi tutmalı, bir oyuncuya kızarsa hemen ertesi gün servis güzergahını değiştirirdi.
Necati Belgemen: Türkiye Futbol Federasyonu ile UEFA ve FİFA’da Türk futbolunun hakkını en iyi arayacak teknik adam olarak tarihe geçerdi. Amigosu en bol hoca olurdu, öyle ki o amigolar maçta çalıştırdığı takıma değil Necati Hoca’ya tezahürat yapar bunu gören oyuncular “Bunlar ne içti ve neyin kafasını yaşıyorlar?” gibi soruları kendi kendilerine sormaktan edemezdi.
Hakemler ve rakip takım üzerinde kendisini en iyi hissetiren hoca olur, sahada itiraz istemezdi. En bol yardımcısı olan hoca olarak dikkat çeker ve yardımcılarının biyolojik saati bile onun tuvalet saatine göre oluşurdu.
Namazı camide kılmaya özen gösterir, kendisinin gözüne girmeye çalışan uyanık futbolcular da bu vesileyle cami kültürü oluşurdu.
Belli bir yaşa gelip, şampiyon olamayacağını görürse ezeli rakibine karşı üçüncü bir takımı desteklemeden çekinmezdi.
Türkiye’de kazandığı parayı yatırıma en iyi çeviren antrenörlerin başında gelir, basında sık sık “Necati Hoca’nın serveti dudak uçuklatıyor” şeklinde haberleri yer alırdı.
Etrafında ağzı laf yapan birkaç kişi olur, TFF’de kendisinin söyleyemeyeceği hususları ve istekleri onlara dile getirttirirdi.
Kendisine hocalık sonrası alternatif oluşturur, futbol hocalığı biter bitmez futbol adamları derneği türünden bir derneğe postu atmayı ihmal etmezdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.