Yaşanan Sıkıntılar Doğumun Sancılarıdır
İnsanın ilk yaratıldığı andan günümüze kadar yaşanan gelişmeleri incelediğimizde, tarihin tekerrür ettiğini biliriz. Peki tarihten günümüze benzer olaylar tesadüfen mi gelişmektedir? Elbette hayır. Dünyaya Kuran gözüyle bakacak olursak, Peygamberlerin ve müminlerin başlarına gelen olayların günümüzde de benzer şekilde yaşandığı görülecektir.
Materyalist bakış açısına sahip insanlar, günümüzde yaşanan olayları değerlendirirken kaderi tamamen görmezden geldiklerinden, hadiseleri bazı zahir sebeplere (enerji kaynaklarına sahip olabilmek, fakirlik, zayıf askeri koşullar vs.) bağlamaktadırlar. Oysa yaşananların temelinde Hak ve Batılın mücadelesi vardır.
Bugün en büyük acıları Ortadoğu’da yaşayan Müslüman halklar çekmektedir. Batılı ülkelerin ve Amerikan derin devletinin gözünü Ortadoğu’ya dikmesinin asıl nedeni ne petrol yatakları, ne de diğer ekonomik nedenlerdir. Asıl sebep dinsiz ideolojilerin, dinin olmadığı toplumlar meydana getirme isteğidir. Diğer tüm sebepler ise suni olarak oluşturulmaktadır.
(Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Allah'ın sünnetidir. Allah'ın sünnetinde kesin olarak bir değişiklik bulamazsın. (Ahzab Suresi, 62)
Geçmişte yaşanmış ve günümüzde de yaşanmaya devam eden devletlerin krizi, sosyal düzenin bozulması, fakirlik, yeni liderler, yeni ideolojiler... Allah’ın yarattığı kader dahilindedir. Şu halde nasıl ki peygamberler döneminde sıkıntıların arından güzel günler gelmişse, Allah’ın bir adetullahı olarak tekrar güzel günler gelecektir.
Rabbimiz olayları sebep-sonuç ilişkisi ile yarattığından bazı insanlar hadiselere, vesilelere odaklanarak bakmaktadırlar. Oysa Rabbimiz olayları zahir görüntüsünün ardında batini yönüyle yaratmıştır. Bunun da ancak samimi bir gözle değerlendirmelerde bulunanlar fakına varabilir. Örneğin günümüzde Müslümanların ezilmesi, en temel haklarından mahrum bırakılmaları zahiren çok olumsuz bir olaymış gibi görünmektedir. Oysa güzel günlerin gelebilmesi için bu sancıların yaşanması şarttır.
Tarihin her döneminde hak ile batılın mücadelesi olmuştur. Batıla karşı Hakkı üstün kılmak için Rabbimiz uyarıcılarını ve müminleri yaratmıştır. Yüce Allah nasıl ki Hakkı hakim kılmak için inananları yaratmışsa, Müslümanların çaba göstermeleri ve ecir kazanmaları için karşıt fikri, yani dinsizlik ideolojilerini de var etmiştir. Ancak bir Kuran ayetinde de haber verildiği üzere;
Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)
Bu, Allah’ın vadidir. Şu halde yeryüzünde son yüzyılda savaşların, fakirliğin, doğa olaylarının ve Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği ahir zaman alametlerinin büyük bir bölümünün çıkması bir müjdedir. Bu sıkıntılı dönemlerin ardından gelecek olan altınçağ, yeryüzünde şimdiye kadar görülmemiş bir bolluğun ve refahın Allah’ın izniyle yaşanacağı çağdır.
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.