Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Çocukların Yetiştirilmesi

Çocukların Yetiştirilmesi

 Mal, mülk ve evlat gibi dünyaya ait  değerlerde ahiret sermayesi yapılmak gayesiyle yönetimi bize bırakılmış imtihan mevzularıdır. Dolayısıyla mü’min için dünyanın imkanlarını ahiret mutluluğu için bir vasıta olarak görmek zaruridir. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur:  “Mal ve oğullar, (geçici) dünya hayatının ziynetidir; baki kalacak olan salih ameller ise, Rabbinin katında sevabça daha hayırlı, ümit bağlamaya da daha lâyıktır.”[1]

Mal, mülk ve evlat, hak yolunda sarf edildiğinde birer “ziynet” olurken, heva ve heves uğrunda şuursuzca kullanıldığında “fitne” hâline gelmektedir. Nitekim bir mü’minin en yakın mirasçıları kendi evlatlarıdır. Onlara bırakılacak hakiki miras ise ebediyet zenginliğidir. Evlatlarımıza geçici varlık ve lezzetleri değil; eskimeyen, solmayan ve tükenmeyen bir saadeti miras bırakmamız gerekir. O da, Efendimiz (s.a.v.)’in bize emânet olarak bıraktığı Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyyedir. Bu mukaddes mirasın, evlatlarımıza ulaşmasında gösterilecek itina büyük bir sadakayı cariye olurken, bunun ihmali de her anne-baba için büyük bir ahiret felaketi, dünyada da huzursuzluk ve sıkıntıdır. Zaten ahiret endişesi taşımayan, kendi hata ve kusurlarıyla meşkul olmayan; dünyanın maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulamaz.

Allah zü’l-celâl Hz. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Ey îman edenler! (Beraberce İslâm’a uygun yaşayın da böylece) Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu, yakıtı insanlar ve (yanıcı) taşlar olan ateşten koruyun...”[2]

Bu âyet, erkeğin hem kendini hem de eşini ve aile fertlerini dünya veya âhirette cezâya maruz bırakacak inanç, söz, eylem ve davranışlardan koruması gerektiğini ifade etmektedir.

Anne-babalar, İslâm’ı yaşamada ve insanlarla olan ilişkilerde, dürüstlük ve saygı gibi erdemleri çocuğuna ya bizzat kendileri öğretmeli, mümkün değilse öğrenebileceği imkanları hazırlamalıdır.

İslâm'a ve insanlığa hizmet edecek, sağlıklı nesillere ihtiyaç vardır. Bunun için de kadınlarımıza büyük görevler düşmektedir. Onlar çocuklarının elbiselerinin temizliğine gösterdikleri özenden daha çok, güzel ahlak sahîbi olmalarına ve imanlı yetişmelerine kalplerinin temizliğine dikkat edip özen göstermelidirler. Aksi hâlde çocukları ahlaksız, bilgisiz olarak yetişecektir. Özellikle çocuklarımıza itikat, ibâdet ve namaz şuuru kazandırılmalı ve bu konuda çok titiz olunmalıyız.    

Çocukların eğitim ve öğretimi hususunda, sadece okullarda öğretilen bilgilerle yetinilmemeli, ek olarak aileler çocuklara insani ve İslamî erdemleri de öğretmelidir. Çocuğun, ahlaklı ve imanlı bir ömür sürmesine yardımcı olacak bilgiler öğretilmelidir.

Çocuğu etkileyen  okul, TV, sokak gibi tüm etkenler ana baba tarafından her gün takip edilmelidir. Özellikle çocuğun iyi arkadaşlar edinmesine yardımcı olunmalıdır. Gidip geldiği yerler anne – baba tarafından iyi bilinmelidir. Zira çocuğu terbiye eden okullun yanında özellikle arkadaşları ve onlarla gidip geldiği mekânlardır. 

Sağlıklı bir neslin yetişmesinde sorumluluk öncelikle ailelere düşmekle birlikte okullar ve sivil toplum kuruluşlarına da çok büyük görevler düşmektedir.

Anne ve baba,  “Çocuğumun eğitimi konusunda ben fazla bir şey yapamam, gücüm ve imkânım yok!” diyemez; çünkü  çocuğun eğitiminde helal lokmanın ve aile içi ilişkilerin önemi çok büyüktür.

Bunun yanında  ana babanın başlıca görevlerinden biri de erkek ve kız çocukları arasında herhangi bir ayrım yapmamak ve aralarında adil davranmaktır. Bu, çocukların en doğal haklarındandır, onların haklarına riayet etmek gerekir.[3] Çocukların kız-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olması sonucu değiştirmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şükrü Başarıkan Arşivi