“Peygamber Efendimizin kavli” dediğimizde de, onun sünnetini, yaşantısını kabul ediyorum ve her olumlu ve olumsus durumda kur’an ve sünnete uygun hareket edeceğim denilmektedir. O anda iki tarafın da söylenenleri kabul ettikleri ve akit yaptıklarının açık bir delilidir. Bu akit, hem erkek hem de kız tarafının beraberce söz vermiş olduğu bir karardır. Allah Teâlâ , bu konuda şöyle buyurmaktadır: “…Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefâ gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih Sûresi, 48/ 10) “... Verdiğiniz sözü de yerine getirin, çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.” ( İsra Sûresi, 17/ 34)Ebu Hüreyre (r.a.)’den: Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “Münâfıklığın alâmeti üçtür: Söz söylerken yalan söyler; vaat ettiği vakit sözünde durmaz, kendisine bir şey emânet edildiği zaman hıyanet eder.” (Sahih-i Buhari Terc. C, 1, Sh.188 H. No: 26)Duyarsız kalınan başka bir husus da "Allah'ın emri, Peygamber'in kavli/sünneti" diye başlanan hayırlı bir iş, düğün töreninden başlayıp yuva kurma ve âile ile ilgili tüm uygulamalarda Kur’an ve sünnetin dikkate alınmamasıdır. Mü’mine düşen odur ki, yapılan iş şeytanın isteklerine değil, Allah'ın emrine, Peygamber'in sünnetine uygun olmalıdır. Yapılan nikâh akdi üzere yaşanmaz ise, ailede huzur nâmına hiçbir şey kalmaz. Neticede bu evliliğin güzel devam etmesi için neler yapabiliriz, diye kara kara düşünür, fakat bu huzursuzluğun kaynağının ne olduğu da bilinmez. Bu durum karşısında, bilinmesi gereken şey, evlilik konusundaki bilgi eksikliğimizdir. Duyduğumuz her söze hemen inanmamalı, sözün doğruluğunu araştırmalıyız. Şâyet ayırt edilemez ise derdimize çareyi ehil kişilerle istişare ederek aramalıyız. Bu konuda Kur’an ve sünnet dışına çıkılmamalıdır. Bu hususta: Allah Teâlâ Hz Şöyle bildiriyor: “Onlar öyle (fasık kimselerdir) ki, (iman ve itâat hususunda) Allah'a kesin söz verdikten sonra hem o verdikleri sözü bozarlar hem de Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği (akraba ile) iyi ilişkileri keserler ve yeryüzünde (Allah’ın emrine aykırı hareketle) bozgunculuk yaparlar. İşte (dünya ve ahirette) ziyana uğrayanlar onlardır.” (Bakara Sûresi, 2/ 27)Müslüman olarak ailelerin dikkat edeceği hususlar, kelime-i tevhîdi ve şahâdeti gündemlerinden hiç düşürmemek, yaratılış gâyesinin dışına asla çıkmadan, Allah’a ibâdet eden kul olarak yaşamak, her hâlinde haktan yana olup batılı reddetmek, bidatlerden uzaklaşmak, tüm işlerinin başında Allah Teâlâ Hazretlerinin rızası ve Peygamber Efendimizin sünnetini dikkate alarak yapmaktır.