Cerdoğlu

Cerdoğlu

Ela Gözlüm 2

Ela Gözlüm 2

Böylece Özgül’e orta okul yolu açılmış oldu.

O yıl eğitim-öğretim yılı bitmiş; yıl sonu etkinliklerinde Özgül söylediği türkülerle hem bizi hem de köylüleri coşturmuştu. Sonuncusu yine benim türkümdü ’’Elagözlüm’’…

Okullar açılmış, Özgül bizim desteğimizle orta okula başlamıştı. Okulların açıldığı gün yanımıza gelerek, kendisine aldığımız malzeme ve giysiler  için teşekkür etti. Biraz daha büyümüş, uzattığı saçlarını yandan ikiye ayırarak bağlamıştı. üzerindeki okul forması onu genç kız havasına sokmuştu.

Orta okul bize epey uzak mesafedeydi. Özgül, her gün gelmese de, gün aşırı geliyor, bizimle sohbet ediyor giderken de elagözlüm türküsünü söylüyordu.

Üç yıl çabuk geçti. Özgül boy  gürbüzleşti. Tavır ve davranışlarında eskisi kadar rahat değildi. Ziyarete de eskisi kadar sık gelmiyordu. Bunun sebebini sorduğumuzda;

-Öğretmenim babam kızıyor ’’yolda laf atarlar,genç kız oldun’’ diyor dedi.

Son sınıflar için; Devlet Parasız Yatılı Okullar Sınav Başvuruları gelmişti. Özgül’ün başvurusunu yaptık. Özgül ile gerek okulundaki öğretmenleri, gerekse biz özel olarak ilgileniyor ona kaynak kitaplar getirerek sınavlara hazırlıyorduk.

Umutluyduk, Özgül sınavları kazanacak, okuyacak öğretmen olacak; annesini de o sefil hayattan kurtaracaktı…

Sınav günü gelip çatmıştı. Haftanın son günü öğle arası Özgül’ün okuluna gittim. Sınava girecek başka öğrencilerde  vardı. Hepsiyle sözleştik; ben arabamla  terminalde onları bekleyecek, sonra  sınava girecekleri okullara dağıtacaktım.

Pazar günü erkenden kalkarak  terminale gittim. Otobüs geldi, öğrenciler sırayla inmeye başladılar. İnen öğrenciler arasında Özgül yoktu. Şaşkınlıkla öğrencilerin yanına koştum.

-Özgül nerede? dedim.

Öğrencilerden birisi;

-Öğretmenim,Özgül’ü babası göndermedi, biz evlerine Özgül’ü almaya gittiğimizde, hem annesi hem de Özgül ağlıyordu babası da bizi kovdu,dedi.

Dizlerimin bağı çözüldü, gözlerim karardı, yıkılmıştım…

Korktuğum başıma gelmiş,Özgül’ü cehalete kurban vermiştik…

O da diğer köy kızları gibi; on beşinde gelin, yirmi beşinde altı çocuk, otuzunda da ihtiyar olacaktı…

Onca emeklerimiz Özgül,Özgül’ün annesi film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Kendimi toparladım, diğer öğrencileri sınava yetiştirecektim. Çocuklara birer simit aldım, sınava girecekleri okullara dağıttım .Eve geldim, eşim kahvaltı hazırlamıştı. Lokmalar boğazıma dizilmişti, yiyemedim. İki bardak çay içerek sofradan kalktım.

Sabaha kadar uyuyamadım. Sabahın olmasını iple çektim; Yastık battı, yorgan yük oldu…

Kasabaya gidince doğruca orta okula gittim. Özgül okula gelmemişti. Evlerine gittim; annesi ellerini yüzüne kapamış kapıda oturuyordu .Geldiğimi duyunca ayağa kalktı, ağlamaya başladı. Kendimi tutamadım, ben de ağlamaya başladım. Akşamdan  beri dolmuştum, zaten kendimi zor  tutuyordum…

Ağlıyordum, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum…

Özgül, iki gündür kendini odaya kapatmış, ağzına bir lokma yiyecek koymamış, sürekli ağlamıştı.

İçeri girdiğimde; bir köşeye büzülmüş, gözleri ağlamaktan kan çanağı olmuş, ürkek ve anlamsız bir şekilde tavana bakıyordu. Beni görünce, ayağa fırladı, boynuma sarıldı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor;ağzından sadece

-Öğretmenim, öğretmenim… sözcükleri çıkıyordu.

Özgül, annesi ve ben ağlaştık birlikte…

Özgül’ün okuma umudu da bu şekilde son bulmuş oldu.

O günden sonra Özgül yanımıza gelmeyi de bırakmış, içine kapanmıştı.

Okullar kapanmış, bir gün annesi ile yanıma geldiler. Annesi, mahcup bir şekilde;

-Öğretmen Bey, Özgül’ü nişanladık, dedi.

Ankara’da yaşayan ablasının komşusunun oğluyla nişanlamışlardı.

Şaşırmadım, beklediğim bir haberdi. Özgül’e mutluluklar diledim.

Gözlerinde ne bir umut ne de bir ışık vardı. Anlıyordum…

Aklı okumakta kalmıştı. Okuyacak, öğretmen olacak, annesini de yanına alacak ona babasının yaşatamadığı güzel günleri yaşatacak, ilaçlarını da düzenli alacaktı…

Ama, olmadı; yenilmiştik cehalete…

Ben, o günden sonra; ne zaman ’’elagözlüm’’ türküsünü duysam, içim yanar, yüreğim burkulur, Özgül’ün o umutsuz, yıkılmış hali gözlerimde canlanır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Cerdoğlu Arşivi