Bu katagoriye girenler memleketin hayrına yapılacak bir çalışmada kendilerinden bir beklenti içine girdiğinizde ya da bir istekte bulunulduğunda “yok kardeşim benim bu tür reklamlara ihtiyacım yok.” Diyenlerdir.

Evet haklılar gerçekten reklama ihtiyaçları yok, çünkü onun için kıstas, cebine giren paradır, gerisi tefarruat.

Bir tarafta ise içindeki memleket sevgisi ile kendi ailesini, işini bile ihmal edenlerdir.

İşte ilk aklıma gelenler Ahmet Sanlav, Hilmi Yol.

Kendilerini ne zaman arasam ne zaman görüşsem mutlaka Eskil’in hayrına bir çalışmanın içindedirler.

Bir aradığımda ceplerindeki para ile traktör ayarlayıp bilmem Eskil’in Tersakan bölgesine fidan dikme gayretindedirler.

Başka bir aramam da Eskil’in “çölünün” toprağını analiz ettiriyorlardır.

Vatan sevgisinde ön önemli unsur söylem değil, eylemdir muhakkak.

Bu iki kardeşimiz yalnız değiller.
İşte onlara fedakarca destek veren Eskil’in kaderini bile değiştirebilecek niteliğe sahip yeşillendirme çalışmasında Deniz Yaşar Sağlam, Soner Sağlam, Abdülkadir Karakaya, İbrahim Ünlü, Şair Hasan Tosun, Mustafa Öztürk, Mehmet Dinler, Bayram Kırkıl, Abdullah Kırkıl, Rahim Sanlav ve ismini sayamadığım kardeşlerimiz.

Bu kişiler sadece son bir ay içinde kendi imkanları ile 5 bin fidan dikiyorlar. Dikerken de anam babam usulü gibi söğütü alıp kökünü yumuşak bir yere sokup üstüne de birkaç gün su dökmeyle işi bitirmiyorlar. Eskil’in arazisinde verimli olabilecek yerleri tek tek geziyorlar ceplerinden para vererek toprağı analiz ettiriyorlar ve “verimli bir toprak yapısının” ortaya çıkması ile o toprak için en uygun fidanları bulup dikiyorlar.

Şimdiye kadar dikilen fidan çeşitleri: Çam, İğde, Mazı, Selvi, Söğüt, İdris Ağacı ve farklı fidan çeşitlerini toprakla buluşturuyorlar.

Evet bu çalışmalar genç kardeşlerimize uzanacak destek eli ile artarak devam edecek emek harcıyorlar para harcıyorlar imkansızlık içinde olduklarında bile yılmıyorlar.

İşte Tersakan bölgesine dikilen 3 bin fidan için 400 metre uzunluğunda tel örgüye ihtiyaç var, fidanların bu şekilde kalması çobanların ve koyun sürülerinin zarar vermesini kaçınılmaz hale getiriyor.

İşte arkadaşlarımız en azından bu köşenin yardımı ile kendilerine tel örgü alacak ve ağaçlandırma çalışmasının aynı hızla devam etmesi için yardım severlerden destek bekliyorlar.

İnşallah duyarlı birileri çıkar ve haftaya yine bu köşeden kendilerine teşekkür ederiz.

Fidan dikmenin önemi üzerine yüce dinimiz İslam bakın neler söylüyor.
 
Dinimiz biz Müslümanları ağaç dikmeye, bağ ve bahçe yetiştirmeye teşvik ediyor. Sevgili Peygamberimiz, her işte rehberimiz (sav) saadetle buyuruyorlar: "Bir Müslüman ekin ekse veya ağaç dikse, ondan da kuş, insan veya hayvan yiyecek olsa, bununla o Müslüman için bir sadaka sevabı hâsıl olur." Demek sevap kazanmanın bir yolu da ağaç dikmek, ekin ekmektir.

Beş vakit namazı kıldıktan sonra o da bir ibadettir, sadaka-i câriyedir. Öldükten sonra arkamızdan bize sevap gelecek bir gelir kaynağıdır. Ağaçların ve ekinlerin yaptıktan tesbihatın sevabı dikenin, ekenin amel defterine yazılır. Vatanımızın her taşı ağaç dikmeye müsaittir. Buda ayrı bir nimet-i İlahîdir. Dünyanın her yerinde böyle müsait iklim şartları yoktur.

Sevgili Peygamberimiz'in (sav) şu mübarek sözlerine kulak verelim: "Kıyametin kopacağını haber alsanız bile, ağaç dikmekten vazgeçmeyiniz!"

Ağaç dikmek fiilî bir duadır, rahmet hazinelerinin kapısını açmaktır. Ağaçların faydaları malumunuzdur. Âhiret ticareti için birer sevap kazandırma fabrikası olduğu gibi dünyevî faydaları da saymakla bitmez. Evlerimizin ısıtılmasından tutun, tâ elimizdeki kitap, defter ve kaleme kadar birçok şey ağaç nimetinin eseridir. Bütün ağaçlar da Allah'ın eseridir. Lüzumsuz yere veya zarar vermek için ağaç kesmek büyük günahlardandır.

Büyüklerimiz, "Yaş kesen, baş keser!" demişlerdir. Hedefimiz kesmek değil, dikmek ve çoğaltmak olmalıdır. Dinimizin emir ve tavsiyesi budur. http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=10043