İmni konulardaki alaycı tavır
İnsanların birçoğu içlerindeki ‘büyüklenme tutkusu’ nedeniyle, Allah'a teslim olmaktan, O’na kulluk etmekten kaçınırlar. Gerçekte bu kişiler Allah'ın kendilerinden neler istediğinden habersiz değillerdir. Kuran'da bu kimselerin, Allah’ın yaratma delillerini gördükleri ve vicdanen de kabul ettikleri, ancak enaniyetleri (büyüklenmeleri) yüzünden inkar içinde oldukları bilgisi verilir:
Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür." Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 13-14)
Allah'ın ve hak dinin varlığını bilmek, kanıtlarını görmek bu insanlarda şiddetli bir iç sıkıntısı oluşturur. Duydukları vicdan azabı nedeniyledir ki, Allah'ın adının anılmasından rahatsız olurlar. Çünkü Allah'ın varlığına ya da Kuran ahlakına dair her şey onlara hatalarını hatırlatır.
Bu kişiler şükretmek yerine, sahip oldukları sayısız nimete nankörlük eder, hafife alırlar. Bir Kuran ayetinde Rabbimiz bu durumu şöyle bildirmiş:
Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, Biz de bugün onları unutacağız. (Araf Suresi, 51)
Kuran ahlakının getirdiği ruh derinliğinden yoksun olan insanların espri ve eğlence anlayışları da basit ve yüzeyseldir. Genellikle basit şeylere güler, seviyesiz eğlence ortamlarında bulunur, tüm bunlardan cahilce bir haz alırlar.
Allah'ın buyruğu olan ibadetlerle, özellikle de namaz ve oruçla alay etmek bu kimselerin sık yaptıkları davranışlardır. Bir Kuran ayetinde bu insanların anlamsız davranışları ve ibadetlerdeki hikmetlere akıl erdirememeleri şöyle haber verilir:
Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır. (Maide Suresi, 58)
Allah’ın gücünden ve insanın yaşama amacından habersiz bu kişiye, ibadetlere ilişkin hatırlatma yapıldığında, hemen alaycılığa başlar. Konuşması, yüz ifadesi, tavırları ve söylediği sözler, alaycı gülümsemesiyle birleşir ve kişi çirkinleşir.
Vicdanlarının sesine kulak vermeyen bu kişiler, esprileriyle dini kendilerince alaya almaya, insanları güldürmeye çalışırlar. Samimi Müslüman asla bu tarz espriler yapmaz, bu esprilere gülmez, çok rahatsız olur.
Alaycı esprilerle eğlenen kişi o anda, sonsuz güç sahibi tarafından kuşatılmış olduğunu, dilediği anda canını alabileceğini düşünemez.
Yapmamız gereken; cehalet nedeniyle dini konularda espri yapan, fıkralar anlatan kişileri helake düşmemeleri için, merhamet ederek Kur’an’la uyarmaktır:
Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır. (En'am Suresi, 70)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.