Yakın bir akrabalarının koyununu aynı çoban güdüyordu. O çobanı öğretir. “Onlardan üç liradan al diye” seçme zamanı gelince babası ve ağabeyi ile birlikte Çöl’e (Tabi Eskil’liye göre çöl. Aslında otlak bölge) koyunları seçmek (çobandan teslim almak) için traktöre binip giderler. Ağabeyi koyunu sürüp gelmesi için eline basit bir kiraz değnek almıştır.

Çobanın bulunduğu yere gelirler. Yanında diğer birilerinin koyunlarını otlatan çoban lakabı S. olan çoban vardır. Koyunları seçerler. Sıra çobanın hakkını ödemeye gelmiştir. Çoban koyun başı üç liradan ister. Babası İki buçuk liradan anlaştıklarını söyler. Çoban koyunları geri sürüye doğru sürer. Babası ve ağabeyi araya girerek engel olmaya çalışır. Bu sırada koyunlardan bir kaçı sürüye kaçar. Engel olmaya sinirlenen çoban elinde bulunan sopayı ağabeyine vurmak için bütün hışmıyla kaldırır. Ağabeyi elinde bulunan kiraz değneği kaldırır. Olayı tam yan taraftan seyretmektedir. Çoban İ.ve ağabeyi şaha kalkmış iki aygır gibidir. Aslında ikisi de orta boylu dahi sayılmaz ama yaşı nedeniyle boyu kısa olduğu için ikisini çok iri görmektedir.

Ağabeyi kafasına yiyeceği sopanın korkusuyla daha atik davranır. Saydırmaya başlar. Pat, pat, pat. Sopa seri bir şekilde çobanın kafasına inmektedir. Çoban elleriyle başını korur. Ağabeyine hiç vuramaz. Babası devreye girer. Çobanın elindeki sopayı büker alır.

Az sonra sahneye çobanın, çoban arkadaşı lakabı S. Olan çoban çıkar. Belinde kovboy misali sarı, kaba, deri kılıf içinde tabanca sallanmaktadır. Babasının tabancası vardır ama o anda yanında yoktur. Korkar tabancadan. İçinden geçirir. “Keşke babamın tabancası yanında olsaydı.”  Çoban S. diğer çobanın sopasını bırakmasını ister. Babası oldukça sert bir ifadeyle önce onun tabancasını bırakmasını ister. Çoban S. Tabancasını boşuna göstermiştir. Ayrılırlar.

Babası ile ağabeyi Traktöre birer. O ise koyunları sürer. Korkuyla