MÜSLÜMAN KURAN’DAKİ MÜMİN KARAKTERİNİ ÖRNEK ALIR

 Sürekli bir nefis mücadelesi içerisindedir. Yani karşısına çıkan her olayla imtihan edilir. Bu yüzden insan nefsiyle uğraşarak en büyük imtihanını yaşamış olur. Rabbimiz kullarını bencil istek ve arzulardan temizlemek için, genelde olumsuz gibi görünen, ancak dikkat verildiğinde hepsi bir lütuf olan olaylarla dener. Bu gerçeği bilmeyen insanlar, bu denemeleri bir kötülük olarak değerlendirir ve sürekli nefsinin isteklerinden yana tavır alma eğilimi içerisinde olurlar. Bu anlamda kendince haksızlığa uğramamak için nefsini koruma telaşı içerisine girer. Ömrünü vicdanına uyarak değil de, nefsine uyarak sürdür.

Samimi inananlar ise Allah’tan bir lütuf olarak bu konuda akıllı davranırlar.  Karşılarına gelen her olayda nefislerinin ve vicdanlarının sesini iyi ayırt edebilirler. Rabbimiz her insanda vicdanı yaratmıştır. Dolayısıyla her insan karşılaştığı olaylarda vicdanını sesini duyabilir. Ama bunu nefsinden ayırt edip, irade kullanarak doğruyu yapma kabiliyeti sadece samimi Müslümanlara verilmiştir. Şeytan Allah’ın zikrinden uzak insanlara nefislerine uymayı güzel göstermektedir. Bu ahlaktaki bir kişi, karşısına çıkan, olumsuz gibi görünen bir olayda hemen nefsini korur ve vicdanının sesini duymazlıktan gelir. Şeytan bu insanın yaptığı kötü ahlakı ona meşruymuş gibi gösterir. Kişi böylece kalp gözü iyice kapanarak doğru ve akılcı bir şey yaptığını sanır. Bu durum hayatının her anında bu mantıkla gelişir.

Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. (Şems Suresi, 7-10)

İnsan ancak kader bilincine sahip olduğunda ve Allah’ın her şeyi en güzel şekilde yarattığına kesin bilgiyle inandığında vicdanından tarafında tavır alabilir. Bu ahlaktaki bir insan endişe, stres, hakkının yendiğinden korkmak gibi psikolojik bozukluklardan da uzak olacaktır. Allah’a güvenmenin ve teslim olmanın rahatlığını yaşayacaktır.

Nefisini yol gösterici edinerek hareket eden insanlar, Allah’ın verdiği akıl nimetinden uzak oldukları için yanlış tavırlar gösterme, olaylara bozuk bir mantıkla yaklaşma gibi davranışlarda bulunurlar.  Olaylara bakış açıları genelde çevrelerindeki insanların tavırlarına göre olur. Çoğunluk nasıl yapıyorsa, öyle davranırlar. Oysa Allah’a gönülden bağlı olan bir insanın örnek aldığı kişiler sadece samimi inananlardır. Müslüman imtihanında Kuran’da haber verilen salih insanların tavırlarını örnek alarak hareket eder. Rabbimiz bir ayetinde Müslümanlar için Hz. Peygamber (s.a.v)’de güzel örnekler olduğunu şöyle haber verir:

Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21)

Nefse göre hareket etmek insanı basitleştiren ve olaylara yüzeysel bakmasına neden olan bir etmendir. İnsan vicdanını esas alarak bir hayat yaşadığında olgun, itidalli, sabırlı ve akılcı bir karakter sergileyebilir. İnsan güzel ahlakı yaşadığında mutlu ve huzurlu olabilecek bir fıtratta yaratılmıştır. Nefsini savunmak, kendince haksızlığa uğrarım düşüncesiyle çirkin tavırlara girmek insana azaptan başkasını arttırmayacaktır. Bu ahlakı benimsemiş kişiler ömürleri boyunca, Allah’tan bir azap ve uyarı olarak sıkıntılar içerisinde yaşarlar. Yaptıkları hiçbir şey onları gerçek manada mutlu etmeye yetmez. Çünkü insanı yaratan Allah, ancak dilediği kullarına iç huzurunu vermektedir.

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (En'am Suresi, 125)

Bu yazı toplam 1847 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.