Nerde o maçlar!

            Kahveye de yaşı tutmaz. Bazen akşamları, birinin ahır veya çardağında, oluğun üstünde, koyun veya ineklerle hasbihal ederek 31 oynadıkları olurdu. Yanlış anlaşılmamak için Otuzbir oyununu acilen açıklamak gerekir. İskambil kâğıdı ile oynanan 21 ve poker karışımına benzeyen bir oyun. İşte böyle bir ortamda farklı gelen bir şey vardı. Eskil sporun futbol takımıydı. Genellikle Eskil, gelen takımı yenerdi. Bir Aksaray Spora karşı zorlanırdı.

 

            Gelen takımla bazen Eskil İlkokulunun bahçesinde önce voleybol oynanır, oradan futbol sahasına geçilirdi. Saha Şimdi YİBO’nun olduğu yere çok yakın, onun kuzeybatısına düşerdi. Topal İskender’in evinin yanından yürüyerek giderdi. Oldukça uzaktı. Kendisi gibi birçok çocuk olurdu. O zaman tribün daha icat edilmediğinden yere oturulur veya ayakta seyredilirdi. Sosyete takımı Motur (Traktör) üstünde seyrederdi. Elit tabakanın Reno 12 ve benzeri arabası olurdu.

 

            Nedense maçı Kuzey tarafında, diğer bir ifadeyle Eskil’e doğru olan kale arkasında seyretmeyi severdi. Kale direkleri 5-10 diye tabir edilebilecek ahşaptan olup, kale ağı o devirde Eskil’i daha şereflendirmemişti.

 

            Bir anlatım tarzı var ya kimler yoktu ki o takımda. Daha İsmail şahin olamamış Zabıtanın İsmail, Tahsin Meral, Necati Altan, Fen memuru Celal Çakı,  Ortaokul öğrencisi Mehmet Ali Dağlı, kaleci yine Eskil Orta Okulunda okuyan Bünyamin veya Dünyamin adında biri ve diğerleri.

 

            Fen memuru Celal savunmada topu alır. Sağ tarafta oynayan oyuncuya “Mehmet Ali” diyerek topu sağ ayağını içiyle hafif sağa yatarak yuvarlardı.

 

           İsmail şahin savunma ağırlıklı oynardı. Bir maçta sırtında (9) numaralı formayla orta sahada karşı takımın (9) numarasına karşı oynadığını anımsar. İsmail bir araya kaleye durmuştur. Bir seferinde tam karşıdan gelen bir topu göğsüyle alırken nefesi kesilip yere düştüğünü anımsar.

 

          Tahsin Meral o dönemde takımın karizmatik oyuncularından biridir. Yine tam kale arkasından maçı seyrederken bel hizasından biraz yüksekçe bir top gelir. Tam çizgiyi geçmek üzeredir. Nereden çıkmışsa Necati Altan sol bek tarafından gelir. Topu çizgi üzerinden ayağının üstüyle çıkarır. Takımını golü yemekten kurtarır. Kaleci Bünyamin her topa uzanır. Anımsadığı kadarıyla savunmada oynayan bir öğretmen auta giden toplara uzanmamasını söyler. Maç içinde sol direk içine doğru normal hızda bir top gelir. Bünyamin seyreder. Gol olur. O öğretmene içinden çok kızar.

            Maçların hakemi ise:  O dönemde İlkokul öğretmenliği yapan Niğde Çukurkuyu’lu Seyit Özkan’dı. Sessiz, sakin bir maç yönetirdi.

Bu yazı toplam 2428 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum