Sariye Uçar

Sariye Uçar

Şimdi söyleyeceklerimi bir bir hayal edin…

Şimdi söyleyeceklerimi bir bir hayal edin…

Gecenin bir yarısı…

Kapınız zorlanıyor ama öyle böyle bir zorlama değil silahlarla dayanıyorlar kapınıza… Canınızdan çok sevdiğiniz eşinizin ve çocuklarınızın başına silah dayanıyor. Çaresizlik içerisinde yardım bulabilir miyim derdine düştüğünüzde ise diğer evlerden gelen silah sesleri içerisinde insanların feryat figanlarını işitmeye başlıyorsunuz… O anda gözünüzün nuru aileniz, eşiniz ve yavrularınız gözleriniz önünde bir bir öldürülüyor! Çaresizliği en uç noktada yaşayan bedeniniz o an son bir acı daha hissediyor ve oracıkta can veriyorsunuz… Bir mezarınız dahi olmuyor çünkü sizinle birlikte katledilmiş olan diğer soydaşlarınızla üst üste yığılmış olan cansız bedenleriniz ateşe veriliyor…

 Kan donduran bir sahne değil mi… Neresi mi burası? Bu kan donduran sahne 25 Şubat 1992 gecesi hocalıda yaşandı… Hocalı tarihin en acımasız insanlık suçunun işlendiği yerdir. Yaşlı, genç, çoluk çocuk demeden 613 can özel işkencelere maruz kalmak suretiyle katledilmiştir… Derisi yüzülmek suretiyle ne kadar dayanabilecek diye beklenilen çocuktan tutun da daha nice dile getiremediğim işkence yaşandı o gece… Ermeni gazeteci Daud Kreriyan olaylara şahit olmasının ardından kendi ırkının ortaya koyduğu vahşeti ifade ederken anlattığı soykırımın sonuna su ifadeleri ekliyor… "Ben Şuşa'ya döndüm onlar Haç’ın hatırı için savaşmaya devam ettiler"...  Aslında bu cümle kan dondurucu bu olayın asıl sebebini, bu savaşın hilâl ile haçın savaşı olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Yaklaşık 30 yıldır süren bir işgal ve 30 yıldır evlatlarından ayrı düşmüş bir ana… Hesapsız özlem ve hasret… Ve Karabağ bugün evlatlarina kavuşma mücadelesinin verildiği topraklar…

Azerbaycan'ın kadim Türk toprağı olan  Karabağ,  günümüzde hala devam eden bir işgal ile karşı karşıya. Karabağ evlatlarından ayrı düşen karalar bağlamış, yüreği hasretle dağlanmış bir anayı andırıyor adeta… Aradan o kadar yıl geçmesine rağmen işgalin günümüzde hala devam ediyor olmasının altında hiç şüphesiz bölgenin stratejik önemi ve hazar bölgesindeki petrolünde etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bölgenin bu önemi ise gerek bölgesel gerekse küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri bir tablo ile karşı karşıya bırakıyor bizleri. Çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini gördüğümüz özellikle temelleri 1992 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından atılmış olan, 'sözde' amaçları Karabağ meselesini barışçıl yollarla çözüme ulaştırmak olan Minsk üçlüsünün üyeleri ABD, Rusya ve Fransa  bugün saflarını alenen belli etmekle kalmayarak, Azerbaycan’ın topraklarını işgal etmekte olan Ermenistan’a silah yardımı yapmaktadırlar. 28 Eylül'den bu yana Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü korumak için vermiş olduğu mücadelede küresel güçlerin de baskısıyla yaptırılan ateşkesler dakikasına Ermenistan tarafından ihlal edilerek Azerbaycan'ın sivil yerleşim yerleri yine insanlık dışı bir drama sahne oluyor. Azerbaycan ise  Ermenistan'ın Azerbaycan sivil halkına ve ordusuna karşı  uluslararası hukuku hiçe sayarak yaptığı saldırıya cephede cevap vereceğini ve asla sivil halkı hedef almayacağını ifade ederek Türk savaş ahlakının ne denli büyük olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Terör devleti olan Ermenistan bugün diğer terör yanlısı devletlerin de desteğiyle Azerbaycan topraklarında hak iddia etmeye devam ederken bir yandan da Rusya'da Azerbaycan'ı katil olarak gösterip dünya basınına yayma çabasıyla, 2017 yılında Ermeni teröristler tarafından katledilmis olan iki yaşındaki Azerbaycanlı Zehra isimli bebeğin fotoğrafını kullanarak protesto gösterisi yapıyor ve alçak yüzlerini bir kez daha ortaya koyuyorlar. 

Bugün Azerbaycan ordusu haklı davası uğruna hız kesmeden mücadele etmeye devam ediyor. Bizler ise Cumhurbaşkanımiz Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Gardaş Azerbaycan'ın gerek maddi gerekse manevi anlamda yanında yer alarak desteklemeye devam ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak gardaşlarımızın yanında yer alarak Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü koruma çabasında yalnız olmadığını tüm dünya güçlerinin gözleri önüne seriyoruz! Unutulmamalıdır ki Karabağ kadim Türk toprağıdır! Ve bilinmelidir ki Karabağ Azerbaycandır!

Rabbim tez vakitte hayırlı zaferlerle müjdelenmeyi bu aziz millete nasip eylesin inşAllah!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sariye Uçar Arşivi