Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Aile içi görev ve sorumluluklar 2

2.   Ailenin geleceğiyle ilgili beklentiler baştan konuşulup bir karara varılmazsa bir müddet sonra beklentiler yerine getiril(e)mez ve huzursuzluklar baş gösterir. Hatta belirli bir zamandan sonra farklı istek ve arzular gündeme geldiğinde, sanki eşlerin kendi düşünceleri değil de başkaları yönlendiriyor hissine kapılarak, zıtlaşmalar ortaya çıkabilir. Bu nedenle böyle bir hâle maruz kalmamak için her şey baştan konuşulmalıdır.

Mutlu ve huzurlu bir aile için, Kur’ân ve sünnet-i şerife uygun bir hayat tarzını benimseyerek yuvanın temelleri sağlamlaştırılmalı; karşılıklı sevgi, saygı ve güvene dayalı davranışlar sergilenmelidir.

Allah Teâlâ, insanlara konuşma gibi bir nimet vermiştir. Bizi rahatsız eden duygu ve düşüncelerimizi hiç çekinmeden muhatabımızla konuşabilmeliyiz. Şayet, duygu ve düşüncelerimizi karşılıklı konuşup paylaşmazsak bu arzu ve istekler birike birike, ani öfkelere dönüşebilir. Öyle ise bu hâle gelmeden zıtlaşmadan ve önyargılı olmadan, sorunlar konuşarak çözülmelidir. Unutulmamalıdır ki, aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşırlar. 

Bizlerin aile temelini sağlam atmada daha bir gayret içinde olmamız, hem dünya hem de âhiret huzur ve mutluluğunu temin edecektir. Onun için ilk dönemdeki, tavır ve konuşmalarımıza daha çok dikkat etmemiz gerekir. Nerede nasıl konuşacağımızı bilmezsek yaptıklarımız boşa çıkabilir.

Eşler birbirlerini daima iyi anlayan ve dinleyen, ufak tefek meselelere kulak asmayan, her hâlükarda olumlu düşünen, dolayısıyla birbirini “iyi günde” nasıl sevip sayıyorsa kötü günde” de anlayanlardan olmalılar. Nikâh kıyılırken söyledikleri “İyi ve kötü günde birbirimizi idare edeceğimize söz veriyoruz.” sözünü asla akıllarından çıkarmamalıdırlar.  Bu söz daima hatırlanarak kabalıklara ve kırgınlıklara mahal bırakılmamalıdır.

Eşler, birbirlerinin kırgın ve üzüntülü anlarında ortaya koydukları tutum ve davranışları hemen kötüye yorup da vesveseye kapılmamalı, karşısındakine şefkat ve merhametle muamele edip “duyguları” bastırma yerine paylaşarak yardımcı olmalıdır. Herhangi bir kırıcı veya şüphe uyandırıcı bir söz işitilmişse onu anlamadan ve dinlemeden içe kapanıp kendi kendine yorumlamamalı. Bu durumlara düşmemek için; aradaki kırgınlıkları söz düellosuna girmeden iyi niyetle, karşılıklı oturup güzel konuşma üslubu içinde çözülmeli. Daha sonra bu hâle niçin gelindiğini iyice tahlil edip hatalı olan davranışlarımızdan vazgeçmeliyiz. Böylece sorunları çözüp hataları bağışlayarak, özür dilemeyi bilmeliyiz.

İyi geçinmenin bir önemli yolu da geçmişte yaşanan kötü olayları, yapılan kötü tartışmaları vb. unutmak / unutmaya çalışmaktır. Elbette bazı şeyleri unutmak zordur. Unutamıyorsak hiç değilse gündeme getirmemeli ve geçmişte ağzımızın tadını bozan şeyle tekrar tatsızlıklara meydan vermemeliyiz.

·  Dünyaya gelmedeki asıl gâyemiz, Allah’a itâat edip Resûlünün sünnetlerine sarılıp kulluk vazifelerimizi aksatmadan samimi bir şekilde yapmaktır. Bu itibarla her işimizi Allah ve Resûlünün bildirdiği ölçüler dâhilinde düzenlemeliyiz.

İbni Ömer (r.a.)den; Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “İnsanlara kendini sevdirip yaklaşabilmek aklın yarısıdır.” (Taberânî; C. 11, Sh. 261 H. No: 536) devam edecek...

Bu yazı toplam 2580 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum