Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Ailenin önemi ve boşanmaktaki artışlar

Ailenin önemi ve boşanmaktaki artışlar

 Hakikaten evlilik ile oluşan aile, çok kutsaldır. Aile: karı koca ve çocuklardan meydana gelen ve çok güçlü bağlar üzerine kurulan küçük bir sosyal topluluktur. Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar.Aileleri sağlam olan toplumların yıkılmaları mümkün değildir. Tarihi kayıtlardan da öğreniyoruz ki, aileleri sağlam toplumlar uzun yıllar varlıklarını sürdürmüşler, aileleri çöken toplumlarda yok olup gitmişlerdir.

   İslâm’ın temel  amacı, sağlam bir toplum kurmak olduğu için, aileye çok önem vermiştir. Aile, toplumun temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplum da sağlam olur. Aile,evlilik  ile kurulur.

Allah (c.c.) nikahı (evliliği) emretmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de nikahlanmış, evlenmiştir. Kendine evlenmeyi yasaklamak isteyen sahabelere de asla izin vermemiştir.

Âyet-i Kerimelerde: “Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (RûmSûresi âyet:21)

     “Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa Sûresi âyet:128) 

Evlilikte uyum ve geçim karşılıklı fedakârlıkla olur. Ancak insanlarda kıskançlık ve bencillik meyli tabiî olduğundan herkes fedakârlığı karşı taraftan bekler. Sulh ve anlaşma iki tarafın bazı istek ve haklarından vazgeçmesi ve fedakârlık etmesi ile gerçekleşir; bu ise, geçimsizliğin sürüp gitmesinden veya ayrılmaktan daha hayırlıdır.

Hadis–i Şerifte: “Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hâli vakti yerinde olan evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar” buyurulmuştur.

Gerçekten günümüz toplumundaki aile kurumu, çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bir takım feminist yaklaşımlar,kadın hakları adı altında kadın düşmanlığı yapmaktadırlar. Bazı kuruluşların aileyi yıpratma amaçlı yürüttüğü, dış destekli faaliyetlerdir. Hâlbuki kadın haklarını savunduklarını iddia eden bu akımların en büyük amacı, kadın erkek eşitliği adı altında aile kurumunu aşındırmak, ailede güçlü olan sorumluluk, yardımlaşma- dayanışmayı ortadan kaldırıp aile bağlarını koparmak, kadına sınırsız ve sorumsuz bir statü tanıyarak aile mefhumunu ortadan kaldırma düşüncesi yatmaktadır.

Günümüzde bazı insanlar da Allah’ın kendilerine helâl kıldığı nikâhı terk ederek, gayr-imeşrû ilişkilere yönelmektedirler. Bu yüzden toplumumuzda zina, fuhuş ve sapık ilişkiler alabildiğine yayılmış bulunmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan gençliğimizi bu tür sapık ilişkilere karşı uyarmak gerekmektedir. Zira fuhşun ve ahlâksızlığın yaygınlaşmasıyla aile bağı koparılırsa toplumun düzeni de bozulur. İslam’ın nasıl bir aile kurulmasını istediğini ve aileye verdiği önemi ana kaynaklarımızdan doğru öğrenirsek asla yanlışlara meyletmeyiz. Zinanın kesinlikle suç kapsamına alınması gerekir.Aksi halde aile yapısının zedelenmesi,bozulması kaçınılmaz olur.

Aile toplumun en küçük sosyal birimi olduğundan toplumlar da,  ailelerden meydana gelmektedir. Toplumun mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olması ile mümkündür. Aile, insanları,Kainatı,zerreden kürreye her şeyi yaratan Allah (c.c.)’ın koyduğu kurallara göre kurulursa, hemsağlam ve hemde  mutluluk kaynağı olur.

İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir.

Evlilik, kişinin kendisini ve eşini harama düşmekten korur, insan neslini son bulmaktan, yok olmaktan kurtarır. Doğumla, neslin devamını sağlar. Zira toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması, nesebin muhafazası, neslin bekası ve fertler arasında yardımlaşma ruhunun geliştirilmesi evlilikle mümkün olur.Hz. Peygamber (s.a.s.) : “Kadın dört şey için nikâh edilir. Malı, soyu-sopu, güzelliği ve dindarlığı için. Siz dindar olanı tercih ediniz ki, elleriniz,avuçlarınız topraklansın,(bereketlensin) hayır görsün.” buyurmuştur.

İslam, evlenip yuva kuracağımız eşi seçerken bazı hususlara dikkat etmemizi istemektedir. Zira eş, ailenin direğidir. “Yuvayı gerçek anlamda sağlam temeller üzerinde kuran kadındır.  Yuvayı yapacak, çocukları eğitecek, yetiştirecek hayat arkadaşını seçerken güzelliğinden, soyundan ve malından çok dindarlığına ve güzel ahlâk sahibi olmasına dikkat edilmelidir. Evlilikte denklik önemli bir özelliktir.Hem maddi ve hemde Manevi konularda denklik esas alınmalıdır.Tahsili,bilgi birikimi ve ahlaki özelilkleri birbirine yakın olanların evlenmesi halinde,kurulacak olan ailenin sağlam olacağı aşikardır.Dünyevi  kaygılarla daha çok hareket edenler,ekonomik özgürlüklerine de sahip olunca öncelikle boşanmayı düşünmeye başlamaktadırlar ki,bu durum çok tehlikelidir.Mümkün olduğu kadar her yönüyle birbirine benzeyen,aynı durumdakilerin evlenmelerinin çok önemli olduğu gerçeği, hatırımızda tutmamız gereken bir husustur.

Erkeklerimiz ve Kızlarımız,Kadınlarımız evlenirlerken hadis-i şerifte belirtilen dört özelliği göz önünde bulundurmalıdırlar. Son dönemlerdebunların içinde en az rağbet gören özellik belki de dindarlıktır. Hâlbuki kadının tercihe şayan olan özelliği dindarlıktır. Hadis-i şerifte bu özellik en son ve en önemli olarak zikredilmiştir. Bunun hikmeti ise, halkın genellikle ilk üç özelliğerağbetettikleri,halbuki bunlarla birlikte dindar olanın tercih edilmesinin en çok  önem arz ettiğine işaret edilmektedir. Evlenilecek kadında aranan en önemli özellik kadının dindarlığı olmalıdır. Diğer özellikler tâlî derecede yer verilmelidir.Hepsi bir arada olan varsa tabiki en güzelidir.Ancak herkeste tamamını her zaman bulmak mümkün değildir.Bu durumda da dindar olanı tercih etmemiz bizim menfaatimizedir.

Abdullah b. Amr (r.a.)’dan rivayet edilen bir başka hadis-i şerifte Rasulullahsallallahu (s.a.s.) malın ve güzelliğin getirebileceği kötü sonuçlara dikkati çekerek, evlilikte dindarlık dışındaki bir tercihi açıkça yasaklamıştır.

“Sırf güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) alçaltacağından korkulur. Onlarla sırf mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin, zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla dindarlıklarından dolayı evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik siyahî dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) daha üstündür.” buyurmuştur.

İslam’a göre kurulan aile yuvasının daha sağlam ve kalıcı olması için, evlenecek çiftlerin birbirini görmesi ve konuşması caizdir. Hz. Peygamber (s.a.s.), evlenmek isteyenlere, alacakları kızı önce görmelerini, bunun ileride anlaşmaları için gerekli olduğunu bildirmiştir:

“Allah, bir erkeğin kalbine, bir kadınla evlenme düşüncesi sokarsa, o kimsenin, o kadına bakmasında bir günah yoktur.”

Bir kızla evleneceğini söyleyen MuğîreİbnŞu’be’ye, Hz. Peygamber (s.a.s.) alacağı kızı görüp görmediğini sormuş, o da görmediğini söyleyince: “Git onu gör, ileride anlaşmanızın sürekliliği için bu, ikinize de iyidir.”

Ancak İslam’a göre, kızla erkek sadece bir mahrem yanında birbirlerini görebilirler. İslâm, Halvet denilen, Kızla erkeğin  yalnız başına bir arada kalmalarına, gezip tozmalarına, güncel tabirle flört yapmalarına  kesinlikle izin vermez. Günümüzde yaygınlık kazanan bazı olumsuz hallere dinimiz kesinlikle izin vermez: Gençler birbirlerini daha yakından tanıyıp daha sağlam evlilik yapmak bahanesini ileri sürerek beraber gezmek, tozmak, seyahat etmek gibi aşırılıklara düşüyorlar. İslam’a göre bu beraberlikler kesinlikle haramdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu hususta şöyle buyurmuştur: “Bir erkek, bir kadınla ancak kadının bir mahremi olmak şartıyla beraber bulunabilirler.”

Eşler, ailede mutluluğu sağlamak için gerekli fedakârlığı göstermelidirler. Huzur bozucu tutum ve davranışlardan sakınmalıdırlar. Erkek, hanımına nazik davranmalı, merhamet duygularıyla hareket ederek ailesini korumaya ve geçimini, giyiminiv.b. tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmalıdır. Kısacası aile bireylerine sevgi göstermelidir. Kadın, eşine saygı, çocuklarına sevgi göstermeli; evdeki işleri yapmak zorunda olmamakla beraber, bey ’ine yardımcı olmak düşüncesiyle ev işlerini zamanında ve itinalı olarak yapmalıdır.  Ayrıca kadın, evini, malını, kendisinin, kocasının ve çocuklarının iffet ve şerefini korumalı, kocasına sevgi ile bağlanmalı, yaptığı harcamalarda israftan kaçınmalıdır. Çocuklar da anne ve babalarına saygılı davranmalı, onların isteği doğrultusunda eğitim ve öğretimlerini yapmalıdırlar.

Aile içindeki küçük tartışmalar ciddiye alınmamalı ve kavga etmekten de kaçınılmalıdır. Şiddetli geçimsizlik ve kavgalar sonunda parçalanan ailelerin sayısı az değildir. Son yıllarda boşanma olayları artmıştır. Boşanma sonunda aileler perişan olmakta, aile ortamından uzakta yaşayan çocuklar da istenildiği gibi eğitimlerini yapamamaktadırlar. Sonuçta, kendisine yeterince güvenmeyen, problemler karşısında bocalayan ve başarı seviyesi düşük bir gençlik ortaya çıkmaktadır. Bu ise, memleketimizi her alanda olumsuz olarak etkilemektedir.

Ailede huzuru ve mutluluğu sağlamak için sevgi ve saygı şarttır. Aile bireyleri arasındaki sevgi, saygı ve bağlılık, tek taraflı değil karşılıklı olmalıdır.Ailede zaman zaman sıkıntılar olabilir ancak,bu durumu hemen ayrılma gerekçesi yapmamak gerekir.Her iki tarafın güvendiği kişileri hakem tayin ederek sorunların çözüme kavuşturulması sağlanmalıdır.Ailelerimizin huzur ve mutluluk kaynağı olması dileği ile sıhhat ve afiyetler dilerim.

[email protected]https://www.facebook.com/omerlutfiersoz  https://twitter.com/2omer

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Lütfi Ersöz Arşivi