Mehmet Emin Parlaktürk

Mehmet Emin Parlaktürk

Sarık, Cübbe ve Hocalık Üzerine Bir Vicdan Hesabı

Sarık ve cübbe gibi dinî sembollerin istismara açık hale gelmesi, bu sorgulamayı daha da derinleştiriyor. Bu bağlamda, 55 yıldır camilerde ve kürsülerde görev yapan bir hocanın, sarık ve cübbe ile verdiği vaaz öncesinde çekilen bir fotoğrafı paylaşma konusundaki içsel tereddüdü son derece anlamlıdır.

Kıyafet mi, Kalp mi?

Bu içsel muhasebenin temelinde şu endişe yatıyor: “Acaba bu kıyafetle ben de son zamanlarda halkın güvenini zedeleyen, sahte din temsilcileriyle aynı safta mı görünürüm?” Bu sorunun sorulması bile, söz konusu din adamının kalbinde taşıdığı samimiyetin ve sorumluluk bilincinin bir göstergesidir. Ne var ki bu noktada haklı bir çıkış da gündeme geliyor: Sarık ve cübbe sahtekârların tekelinde değildir! Bu kıyafeti gerçekten temsil eden, ilmiyle, ahlakıyla, duruşuyla örnek olan gerçek hocalar da topluma görünmelidir. Zira halk, dinî sembollerin sadece şarlatanlara ait olmadığını bilmeli; gerçek temsilcileriyle tanışmalı ve güven duymalıdır.

Yarım Asırlık Tecrübe ve Gönül Sadası

1970’ten bu yana kürsülerde halka seslenen bir hoca olarak, kişisel bir fotoğraf paylaşmanın bile bu denli düşünülerek yapılması, bir ilim ve edep örneğidir. Kendisinin de belirttiği gibi, hocalık kıyafetle değil; Allah’a duyulan saygı ve bağlılıkla olur. Zira Kur'an-ı Kerim'de (Hucurât, 12) ve sahih hadislerde (Müslim, Birr, 32) belirtildiği üzere, Rabbimiz insanların dış görünüşlerine değil; kalplerine ve niyetlerine bakar. Bu farkındalıkla hareket eden bir din gönüllüsünün, gençliğinden bu yana pek az sayıda sarık-cübbe fotoğrafı olması da tevazuunun bir yansımasıdır.

Toplumsal İstismar ve Dinî Simgelerin Korunması

Ancak içinde bulunduğumuz dönemde, dinî semboller bazı kişi ve çevrelerce istismar edilmekte, halkın inancı suiistimal edilmektedir. Bu durum karşısında gerçek ilim ehlinin sessiz kalması, yanlış kişilerin meydanı doldurmasına zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle, yetkin ve ehil din adamlarının sadece cami kürsülerinde değil; sosyal medyada da görünür olması, toplumsal bilinç ve güven açısından önemlidir. Sarığın ve cübbenin gerçek anlamının, taşıyıcısının duruşuyla temsil edilmesi elzemdir.

Bir Dua ile Kapanış

Son olarak, hocanın paylaşımında yer verdiği dua da bu samimi niyetin bir yansımasıdır:
“Ey Yüce Rabbim! Bu necip millete ve Ümmet-i Muhammed’e engin basiret vererek onları din bezirganı şarlatanların şerrinden koru. Gerçek hocalarımızı her türlü maddi-manevî tuzaklardan, vesveselerden ve iftiralardan muhafaza eyle. Bizleri Sırat-ı Müstakim’den ayırma.”

Bu çağrının, sadece bir sosyal medya paylaşımı değil; aynı zamanda bir duruşun, bir şahsiyetin ve bir tebliğ sorumluluğunun ilanı olduğunu da not etmek gerekir. Sarık ve cübbe, layıkıyla taşıyanların omzunda bir emanet ve halka karşı bir mesuliyettir.

1282556.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Parlaktürk Arşivi