
Ömer Lütfi Ersöz
Asıl Hicret: Allah’ın Yasaklarını Terk Edip Emirlerine Uymaktır
Öncelikle yaşanılan toprağı, vatanı terk etmeden önce, Allah (c.c.)’ın haramlarını terk etmeliyiz. Mü’minin temel gayesi, Allah’ın yasakladıklarından uzaklaşıp, emirlerini yerine getirmektir.
İslam’a uygun yaşama imkânı verilmediğinde, zulüm ve baskı arttığında, hicret etmek kaçınılmaz bir alternatiftir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir. Muhâcir ise Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.” (Buhârî, İman 4-5; Müslim, İman 64-65; Ebû Dâvûd, Cihâd 2)
Bu nedenle asıl hicret, Allah’ın yasaklarını terk edip emirlerini yerine getirmektir.
Hicret, samimi bir niyetle Allah’a bağlılık ve Peygamberimize muhabbetin ta kendisidir. Keyfi bir göç değil, hakkın ve hakikatin yeryüzünde hakim olması için gösterilen çabadır. Hicret; iman, sadakat, teslimiyet, sabır ve sebatın simgesidir.
Allah rızası için her şeyden vazgeçmeyi gerektiren hicret, inanca yapılan baskı, işkence ve zulme direnmenin, boyun eğmemenin adıdır. Hakkın batıla, iyinin kötüye galip gelmesi mücadelesidir. Tevhid inancının kalplerde kökleşmesinin göstergesidir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), 610 yılında peygamberlik göreviyle birlikte müşriklerin zulmüne uğramış, 622’de ise Allah’ın izniyle Mekke’den Medine’ye hicret etmiştir. Bu yolculukta, güvenilirliğini ve ahlakını göstererek, düşmanlarına bile mallarını teslim etmiş, “Muhammed’ül Emin” olarak anılmıştır.
Hicret, planlı ve fedakâr bir yürüyüştür. Allah, sevdiklerini korur; peygamberimiz ve Hz. Ebubekir (r.a.) müşriklerin arasından görünmeden Medine’ye ulaşmayı başarmışlardır. Allah’ın gücü her şeye yeter; samimi teslimiyetle engeller aşılır.
Kur’an-ı Kerim’de Allah rızası için hicret edenler ve onlara yardım edenler şöyle övülür:
“İman edip Allah yolunda hicret edenler, onları barındıran ve yardım edenler gerçek müminlerdir. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” (Enfal 8/74)
“Rableri dualarını kabul etti. Kim hicret etti, eziyete uğradı, öldü, onların kötülüklerini örteceğim ve cennetlere koyacağım.” (Ali İmran 3/195)
Hicrî 1447 yılına girerken, Âlem-i İslam’ın kurtuluşu ve mazlumların yüzünün gülmesi için dua ederiz. Rabbimiz, nefsimizle, şeytanla, zalimlerle ve batılla mücadele etmeyi, Ensar ve Muhacir kardeşliği içinde şuurlu bir Mü’min olarak yaşamayı nasip etsin.
Ramazan'ın Ardından: İbadetlerde Devamlılık ve Sabır
08 Nisan 2025 Salı 16:05Ramazan Bayramı ve Arife Gününün Önemi
28 Mart 2025 Cuma 11:34Kadir Gecesi: Bir Ömre Bedel Mükâfat
26 Mart 2025 Çarşamba 10:25Kur’an-ı Kerim’i okuyup, anlayıp, hükümlerine uygun yaşamalıyız!
12 Mart 2025 Çarşamba 08:29Bereketli Ramazan: Oruç Ayı Hoş Geldin
03 Mart 2025 Pazartesi 12:1428 Şubat post modern darbesi'ne unutmayacağız ve unutturmayacağız!
28 Şubat 2025 Cuma 12:23Doğalgaz Kullanımında İsrafı Önlemeliyiz
23 Şubat 2025 Pazar 16:06İslam ve Savaş
22 Şubat 2025 Cumartesi 16:02Namaz: Mü’minin Miraçıdır
21 Şubat 2025 Cuma 15:53Siyonist İsrail ve Emperyalist Amerika'nın Yıkılacağı Günler Yakındır
18 Şubat 2025 Salı 15:22




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.