Aksarayın Su Sorunu ve Gelinen Nokta
Kıymetli dostlar daha önceki makalelerimde su sorunu ile ilgili hususları ayrıntılı olarak açıklamaya çalışmıştım. Özetlersek; Aksaray’ın su sorununu: içme su sorunu, kullanma su sorunu ve tarımsal sulamada kullandığı su sorunu başlığı altında sıralayabiliriz.
Aksaray’ın temiz içme su sorunu halledilmiş gibi görünse de, bu sorun halen devam etmektedir. Helva dereden alınan su yanında, bağlı köy bölgesinde açılan kuyudan getirilen suların arıtmasının yapıldığına dair resmi bir bilgimiz bulunmamaktadır. Aksaray bölgesi yanardağ bölgesi yani volkanik bölge olması nedeniyle, suları ağır metalden dolayı arseniklidir. Eski Başkan Haluk Yazgı döneminde bu konuda başlatılan çalışmanın devam ettiğini, hemşerimiz Cenap Aşçının bakanlığı döneminde su projesine 110 milyon liralık ödenek verilmesi nedeniyle, projenin hız kazandığını biliyoruz. Bu çalışmaların tamamlanması neticesinde, arıtma tesislerinin devreye gireceği bilgisi ortada dolaşıyor. Yatırımın tamamlanarak arıtmanın devreye gireceği zamanla ilgili elimizde resmi bir bilgi yok. Temennimiz bu yatırımın kısa zamanda bitmesi ve temiz su çeşmelerinden içme suyumuza kavuşmaktır. Şu anda kullanma suyunda bir eksiklik yok, ancak; kullanılan kaynak ne kadar yeterli tarafımızdan bilinmemektedir. Aksaray’ın şu anda en önemli su sorunu: köylerde sulamada, kullanmada ve içmede kullanılan suyun kaynağının hızla tüketilmesi ve kaynağın kurutulmasıdır. Ağustos ayı içinde bir müfettiş arkadaşımla obruk bölgesini gezmeye gittik. Çok derin olan Çıralı Obruğunun da tamamen kuruduğunu gördüm. Bu obruğa yakın olan Meyilin Denizi isimli obruğun suyunun da bittiğini kurumak üzere olduğunu gördüm. Bizim çocukluğumuzda içi su ile dolu olan Dikmen isimli obruğun suyu da bundan yaklaşık 20-25 yıl önce kurumuştu. Kuruma, 1980 yıllardan itibaren elektriğin yaygınlaşması neticesinde tarımsal sulamada kullanılan artezyen kuyularının açılmaya başlaması ile hızlanmış, sular çekilmeye başlamıştır. Yer altı su kaynağı çok hoyrat bir şekilde kullanılarak acı sona doğru gidilmektedir. Bölgede arpa ekiminden sonra ikinci ekim olarak silajlık mısır ekilmeye başladığını gördüm. Yine alınan randımana göre bölgede çok su tüketimine sebep olan silajlık mısır, yonca ve şeker pancarı gibi ürünler ekilmektedir. Görüştüğümüz köylü hemşerilerimiz bu suyun hiç bitmeyeceğini düşünmektedir. Oysa,mutlak surette bu suyun israf edilmeden idareli kullanılması ve konuyla ilgili tedbir alınması gerekmektedir. Bu bölgeye su kaynağı bol olan mecra ve bölgelerden mutlak surette kaynak aktarılması , elde edilen suyunda kontrollü kullanılması gerekmektedir. Suya az ihtiyaç duyan ürünlere göre bölgede üretim planlaması da yapılması zorunludur. Tedbir alınmadığı taktirde su bitince bölgede hayat biter burası çölleşir. Tasarruflu su kullanımı vatandaşın işine gelmemektedir. Devletin su israfına mutlak surette tedbir alması gerekir. Su biterken devletin ilgili kuruluşları tedbir alacağı yerde olayı seyretmektedir.
Aksaray bölgesinde hayvan yemi olarak; arpa, yonca fiğ,korunga ve Silajlık mısır ekilmektedir. Amerikalı bir bilim adamının Silajlık mısırla ilgili hazırladığı ve izlediğim videodan burada bahsetmek istiyorum. Bilim adamı vücudunda insülün direnci oluşmaya başlayınca şekerli, gazlı içecekleri kestiğini, karbonhidratlı yiyecekleri de kestiğini, protein ağırlıklı beslenmeye başladığını, daha çok dana eti tüketmeye başladığını, sürekli spor yaptığını buna rağmen insülününü ölçtürdüğünde üç aylık ortalama değerde direncin halen devam ettiğini görüyor. Bu sefer aldığı ve yediği etlerin üretildiği çiftliklerde beslenen hayvanları inceliyor. Bu hayvanların ne ile beslendiğini araştırıyor. Silajlık mısırla beslenen hayvanların etini yediğinde insülün direncinin devam ettiğini görüyor. Silajlık mısırla beslenmeyen hayvanların etini yemeye başlayınca insülün drenci kalmıyor.
Bölgemizde Silajlık mısır çiftçiye iyi kazanç getirdiği için vatandaş bunu ekiyor, özellikle büyük baş hayvan besicileri de bu ürünü hayvana yediriyor. Yukarıda bahsettiğim stajlık mısırla ilgili husus tıbbi literatürde yerini bulmuş mu ben bunu mesleğim itibariyle bilecek durumda değilim . Ancak, Silajlık mısırla beslenen hayvanların etini yiyenlerde insülün direnci oluşuyorsa, bu ülkemiz için önemli bir sağlık riski oluşturabilir. Devlete de büyük tedavi masrafı getirir. Şeker hastalığı sinsi ve tedavisi zor ve pahalı bir hastalıktır. Bu konuyu Devletin değerlendirerek araştırmasında fayda mülahaza ediyorum. Silajlık mısırın insülün direncini artırdığı hususu bilimsel olarak ispatlanırsa Silajlık mısır ekimi daraltılır veya kaldırılır, ona mümasil ürün ekimlerinin teşviki yapılabilir.
İç Anadolu bölgesisin yıllar itibariyle aldığı yağış azalmaya devam etmektedir. İç Anadolu bölgesinde Aksaray bölgesi de en az yağış alan yerdir. Cumhurbaşkanımız KOB üçüncü ayağının tamamlanmasından sonra 4 ve 5 ayakların devreye girmesi ile bölgeye diğer havzalardan su getirileceğini açıklamıştır. Ancak, bu çok geç kalınmış bir iş olur. Öncelikle su israfının önlenmesi, Akdeniz’e boşa akan ne kadar su varsa onlardan bölgeye aktarma yapılmasının sağlanması en akılcı çözüm olur. Aksi halde, bırakın tarımsal sulama suyunu Aksaray’ımızın insanı içme ve kullanma suyuna hasret kalacaktır. Bunun için bu bölgeye getirilmesi planlan sularla ilgili yatırımın öne alması ve çalışmanın da hızlandırması gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.