“Biz Bedellerin En Ağırını Birlikte Ödedik”

Zor zamanlar geçiriyoruz.
Ateşle barutun yan yana kol gezdiği şu günlerde fitne ve fesatçılara yeniden gün doğdu gibi sanki.
Sanki diyorum çünkü eski oyunu yeniden sahne aldırmaya yönelik girişim, gayret ve çaba sarf eden ve bunların görünmeyeceğini zannedenler var.
Bu Milleti kaosa, savaşa, yokluğa sürüklemeye çalışan ve tarih sahnesinden silmek isteyenler var.
Zaten yıllardır da yapılmak istenen de bu değil mi?
Darbe yapamayanlar veya yaptıramayanlar bugün yine var güçleriyle saldırmaya devam ediyorlar.
Oyun yine aynı oyun sadece maskeleri ve senaryoları farklı.
Koalisyon kurmaktan geri duranlar şimdide hepsi bir olup hep birlikte bir ağızdan hükümete saldırma gayreti içerisindeler. Kısacası kimisi içeriden kimisi dışarıdan var güçleriyle saldırıyorlar.
Kimisi saraya yürüyor kimisi kandile kimisi Anıtkabir’e. Kimisi bilmem nereye.
Ne diyelim yolunuz açık olsun.
Siz yürümeye devam edin zaten bugüne kadar bu ülkede yapabildiğiniz tek şey yürümek.
 Sadece yürümek işte, icraate gelince hepsi birlikte sınıfta kalıyorlar ne yazık ki.

Bu nasıl bir anlayış anlamak da zorluk çekiyorum doğrusu. Tamamen mantık dışı ve ötesi olarak nitelendirebiliyorum. İşin en ilginç tarafı ise doğuda yaşanan her olayı hükümete ve Cumhurbaşkanına bağlayan akıl tutulması yaşayan insanlarımızda ne yazık ki yanlış bir fikir ve zikir içerisinde zamanlarını israf etmektedirler. Bu kabul edilemez bir düşünce. Elbette eleştiri ve hatalarını söylemekten asla geri durmayacağız lakin her şeyi de bir kişi ve ya bir yönetime bağlamak ne kadar doğru bir düşünce. Ancak bu düşünce akıl tutulması ile olabilir işte. Cumhurbaşkanı ve hükümetin suçu yok değil ancak bugün bize düşen milletimizin en zor günlerinde devletimizin yanında olmaktır.
Bugün ya devletinin ya da teröristin yanındasın. Kimse Araf’ta kalamaz. Çünkü iman ile şüphe asla bir arada barınamaz. Ya imanını tazeleyeceksin ya da şüphelerinden arınacaksın. “İnanmak, iman etmek varsa bir şeye bedel neyse ona da katlanmaktan geri duramadık asla geri durmayacağız” ‘da diyeceksin. Çünkü birliktelik ruhu ancak bu şekilde kazanılabilir.

Türkiye nice kavgalar gördü. Defalarca darbeler yaşadı. Türkiye’de mafyalar, çeteler, cuntalar dönemleri oldu. Ve bu ağır dönemler içerisinde en ağır bedelleri biz ödedik hem de en ağırlarını ödedik. O dönemlerde insanlar ne devletine ne kaderine küstü, kimse kimseye sırt dönmedi, kimse kimsenin karşısında durmadı.  Doğulusu Batılısı,  Kuzeylisi Güneylisi, Karadenizlisi Akdenizlisi ayırt etmeksizin hepsi ezanımızla bayrağımızla bir çatı altında özgür yaşamak için en ağır bedellere katlandılar. Aynı cephede sırt sırta vererek birlikte Cihad meydanlarında Şehit düştüler bu mübarek topraklar için.

 Şimdi ise ölende Allahû Ekber diyor öldürende.  Kim doğru kim yanlış, kim haklı kim haksız ayırmak bile mümkün değil. Görünen o ki Merhum Üstad Mehmet Akif’in de dediği gibi;
                                                  Sahipsiz olan vatanın batması haktır;
                                                  Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.

Muzaffer Yayar / Tarihçi / Gazeteci / Yazar

Bu yazı toplam 1047 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.