Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Evliliklerde Ailelerin Sorumluluğu

Evliliklerde Ailelerin Sorumluluğu

Ne var ki, bu gençlerin bilgi ve tecrübesi, sağlıklı, mutlu bir aile yuvasını kurmaya yetmez. Anne/babalar bu dönemde çocuklarına iyi rehberlik etmeli, onları hayata doğru bilgiler öğreterek hazırlamalıdırlar. Ancak evlat terbiyesi anne/babanın ilk evlilik ilişkilerinde başlar, çocuk sekiz ahlaktan beşini ana karnında anne/babanın iyi ve kötü haline göre alır, dünyaya gelince de sekizde üçü anne/babanın ilişkilerine göre, mükellef oluncaya kadar sürer, eğer iyi bir eğitim almamışsa anne/babaya itaatli bir evlat olur. Bundan sonra anneler kız çocuklarına, babalar da erkek çocuklarına rehberlik etmelidir. Gençler de anne/babalarının bu birlikteliklerinde ki, yaşamış oldukları iyi veya tatsız olaylardan dolayı tecrübe birikimlerini göz önünde tutarak, kendi duygu ve düşüncelerine göre hareket etmemelidirler. Yine evlatlarımız evlilikte yanlış kararlar vermemeleri için; manevi ve ailevi sorumluluklarını güzelce öğretmeliyiz. Dini yöndeki bilgileri öğretip uygulama yönünde destek çıkılmalı, daha sonra da, dünyevi becerileri gönül hoşluğu ile yapılması öğretilmelidir. Örneğin bir anne, kızına el becerisi ve ev işleri konusunda rehberlik etmelidir: ev temizliği ve yemek yapmak, lavabo ve diğer yerleri temiz tutma; misafire hizmet etmek, yemek yapma, sofra hazırlama, bulaşıkları zamanında yıkama ve mutfak temizliği; çamaşır yıkama, ütü yapma, elbiseleri tertip ve düzenli olarak koruma vb. Kız evladı, bütün bunları yaparken gönül hoşluğu ile yapması gerektiğini bilmeli, yapılan bir işin ve hizmetin gönül hoşluğuyla yapıldığı zaman “ibâdet sevabı” kazandırdığını önceden öğrenmelidir. Buna paralel olarak anne, kızına ev içini süprüntülü ve dağınık bırakmamayı, yemekleri çok yapıp da fazlasını çöpe dökmemeyi ve harcamalarında da israfa kaçmamayı öğretmeli, aynı şekilde baba da oğluna evlilikle alakalı sorumluluklar olan “yöneticilik ve koruyuculuk” görevlerini zamanında öğretmelidir. Evlilik çağına gelen kız ve erkekler, eş seçimine özen göstermelidirler. Elbette evlenecek kızlar evleneceği erkeğin zengin, tahsilli, yakışıklı, makam ve mevki sahibi birisi olmasını arzularlar. Erkekler de evleneceği kızın güzel, namuslu, becerikli ve sadece kendisine bağlı Saliha bir hanım olmasını isterler. Nitekim görünüşte istediği vasıfta biriyle de karşılaşıp nişanlanır, sonunda da evlenirler. Fakat eşlerden biri ya da her ikisi de “dini bilgi ve yaşayıştan veya mutlu bir yuvaya lazım olacak becerilerden yoksun ise ‘sorunlu bir evlilik’ başlamış” demektir. Bu hususa dair Resûlüllah Efendimizin hatırlatmasını Abdullah ibn-i Amr (r.a) anlatıyor: “..Evlenecek kişinin diyanetini esas alarak evlenin…” (K. SitteTerc ve Şerhi.C. 17, Sh, 190. H, No: 583) Bu esasa uymayan nişanlı gençler hep tereddütlü ve dertlidir. Ayrıca, çocuklarını nişanlayan aileler de hep endişeli, her an diken üstündedirler; çünkü işin manevî ve denklik yönünü hiç araştırmadıkları için aile ümitsizliğe düşerek tereddütlü bir şekilde evlâtlarını evlendirmiş olurlar. Onun için erkeğin evleneceği kızı beğenmesi, kız velisinin de damat adayını seçerken dikkatli davranması, kurulacak yuvanın selâmeti ve doğacak çocukların sıhhati ve terbiyesi açısından çok mühimdir. Gençler, evliliğe ibâdet niyetiyle hazırlanırlarsa birbirlerine karşı yapacakları hizmetler zorlarına gitmeyecek, karşılarına çıkacak sorunları çözmede zorlanmayacaklardır. Bunun dışında yapılan evlilikler zorlamayla devam eder veya çekilmez bir hale gelir, umutlar tükenir, hayallerle dolu olan evlilikler acı bir sonla biter. Maalesef günümüzde eş seçimine gereken önem gösterilmemektedir. Eşyaya verilen değer, mutlu bir yuva için gerekli bilgi ve beceriye verilmemektedir. Başkaları tarafından beğenilme ve kınanmaktan uzak durmak amacıyla kız çocuklarına çeyiz yapmak/ yaptırmakta, erkek tarafı da gösteriş için gereksiz yere borçlanıp eşyalar almakta, haramlar işlenerek şaşalı ve debdebeli düğünler yapmaktadır. Hâlbuki bu düğün ve eşyalara verilen önem ve çabanın onda biri ‘evliliğin usulünü öğrenmek ve ailede mutlu bir yuvayı oluşturmak’ için gösterilse o aile huzurlu ve mutlu olur. Yalnız sırf maddi çıkarlar doğrultusunda bir evlilik söz konusu olursa arzulanan mutlu yuva oluşturulamaz. Yine evlilik öncesi alınacak eşyalar konusunda yapılan gereksiz harcamalar ve tartışmalar, kısa bir zaman sonra karşılıklı öfke ve düşmanlığa dönüşür, böylece aileler birbirinden tamamen soğur, birinci planda değer verilerek imkansızlıktan dolayı vadeli alınan eşyaların günü gelip parası ödenmediği zaman da çeşitli sıkıntılar ortaya çıkar. Yüce hayallerle kurulan aile yuvaları gereksiz kavgalar yüzünden zarar görmeye başlar. Huzursuz olan aileler kendilerine şu soruyu sorarlar: Bize ne oldu da durup dururken huzurumuz bozuldu? Yalnız Allah’ın emri Peygamber Efendimizin kavli üzere dünürcü olmak yetmiyor. Allah ve Resûlünün bildirdiği şekilde evliliğe hazırlanmak ve buna paralel olarak, nişan ve düğün yapmakla sözümüzün gereğini yapmış oluruz. Önemli bir husus da günümüzün bazı bekar gençleri, dışarıda gördüğü sorumsuz, şımarık hobba kişilerle gezip eğlenmek, yaşamak isterler, sıra evlenmeye geldiğinde de dini bütün, mütevazı biriyle evlenerek ve ömür boyu mutluluk sürmek ister. (Yalnız önceki kötü yaşantının ileride bir bedeli önüne gelebilir.) Herkesin, arzu ve düşünceleri, anlaşabileceği iyi kimselerle evlenmektir; ama maalesef çoğu kimse kendisini dindar yetiştirip evliliğe en güzel şekilde hazırlamayı düşünmeden iyi kişiyle yuva kurmak ister. Şu da bir gerçektir ki, gençler, yaşantısı ne ise ona göre kimselerle evlenirler. Çünkü yaşamış olduğu ortam ve manevi durumu ne ise ona göre seçim yapacak veya başkaları da onu, ona göre değerlendireceklerdir. “Evlilikte başarı, yalnız aranan şahsı bulmak değil, aranan şahıs olmaktır.” Evlenecek kişiler, dini vecibeleri yapmadığı hâlde, talip olduğu kimsenin üst düzeyde dindar, mükemmel bir kimse olmasını ister. Bazıları da ince eğirip sık dokuyacağım diye, kısmetim kapalı evlenemeyeceğim korkusu ile bunalıma girer. İşte bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.), şöyle buyuruyor: Talibi çıkan kızı vermede acele edin” (Buhârî, C. 2, Sh, 385. H, No: 519). Başka bir hadiste: “Size dininden ve huyundan memnun olduğunuz bir kimse kız istemeye gelince ona kızınızı veriniz. Eğer münasibine vermezseniz, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat çıkar. Yâ Resûlallah, dediler, eğer onda (fakirlik ve asaletsizlik) varsa? Size dindarlığını ve huyunu beğendiğiniz bir adam (kız istemeye) gelince onu evlendiriniz, buyurdu ve bunu üç defa tekrar etti.” (Et-Taç cilt 2 – Sh. 284. Hâsılı evlenecek kimseler önce Allah’a iyi bir kul olmaya çalışmalı ki, asıl yapılması gereken de budur. Evlenme sebebini işlerken Allah ve Resûlü’nün emri göz önünde bulundurulmalı ve uygun bir kimse kız istemeye geldiğinde de iyi değerlendirip ufak tefek kusurlar arayarak geri çevrilmemelidir. Daha sonrada Allah Teâlâ’ya tevekkül üzere olunmalı. Bunun dışında yapılmak istenen evlilikler ilk başta iyi gibi olur; fakat bu husustaki eksiklikler ortaya çıktıkça herkes değişir, artık evlilikler zorlamayla devam eder veya çekilmez hâle gelir. Umutlar tükenir, hayallerle dolu olan evlilikler acı bir sonla bitebilir. Bu tür tatsız olayları yaşamamak için aileler evlatlarına gerekli maddi, manevi bilgi ve sorumluluklarını önceden öğretmeden eş seçimi yapmamalı, gençlerde eş seçimini Allah’ın rızasına uygun olanı tercih etmelidirler. Evlilikte başarı, yalnız aranan şahsı bulmak değil, aranan şahıs olmaktır!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şükrü Başarıkan Arşivi