Hayattaki önceliklerimiz...

Kürsüye yürüdü, kürsünün altından büyükce bir kavanoz çıkarttı. Ardından, kürsünün altından yumruk büyüklüğünde bir düzine taş aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı.

Kavanozun başka taş almayacağına emin olduktan sonra öğrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu.

Öğrenciler hep bir ağızdan "Doldu" diye cevapladılar.

Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova çakıl taşı çıkarttı. Çakıl taşlarını kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü. Sonra kavanozu sallayarak çakıl taşlarının büyük taşlarının arasına yerleşmesini sağladı. Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha "Bu kavanoz doldu mu?" dedi.

Bir öğrenci "Dolmadı herhalde" diye yanıtladı.

"Doğru" dedi profesör ve yine masanın altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş tüm kum taneleri büyük taşlarla çakıl taşlarının arasına nüfuz edene kadar döktü.

Yine öğrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu.

Tüm sınıftakiler bir ağızdan "Hayır" diye bağırdılar.

"Güzel" dedi profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı. Sonra öğrencilerine dönerek "Bu deneyin amacı neydi?" diye sordu.
Uyanık bir öğrenci, "zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayırabileceğimiz mutlaka zamanımız vardır." diye atladı.

"Hayır" dedi Profesör, "Bu deneyin esas anlatmak istediği eğer büyük taşları baştan yerleştirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiçbir zaman koyamazsın" gerçeğidir.
Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam etti:

İşte insan hayatı da böyledir.

Nedir hayatınızdaki büyük taşlar?

Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser meydana getirmek, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek! Büyük taşlarınız bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Çakıl taşları ise daha az önem taşıyan değerleri temsil ediyor. Evimiz, işimiz, arabamız, kariyerimiz. Kum taneleri ise yaşadığımız ufak tefek gündelik sıkıntıları temsil ediyor. İşlerimizin istediği gibi gitmemesi, elektriğin kesilmesi, trafiğin sıkışması gibi günlük sıkıntılar. Vazonun içine kumu döküp çakıl taşlarını yerleştirseydik ne olurdu? Büyük taşlara yani hayatımızdaki en önemli değerlere yer kalmazdı değil mi? İşte bizler günlük yaşanan ufak tefek sıkıntılar ile zihnimizi, bedenimizi, duygularımızı, tüm yaşamımızı doldurmaya kalkarsak sağlığımızı, sevdiklerimizi, hatta hayatta bizim için önemli olan her şeyi kaybedebiliriz. Oysa sıralamayı doğru yaptığımızda hayatımızdaki tüm sorunlara ve problemlere rağmen hayatımızın vazonun içinde son olarak konan su gibi akacak yer bulduğunu görüyoruz.

X         X         X         X         X         X         X         X         X         X         X         X         X

Sabah işe giderken muhtemelen ilköğretim7-8’inci sınıf öğrencisi üç genç sırtlarında çantaları ile aheste aheste yürürlerken ateşli bir şekilde Türkiye’de faili meçhul cinayetleri tartışıyorlardı.

Onlardan biraz sonra sabah iş yerini açan iki esnafın önceki akşam oynan Braga Beşiktaş maçının muhasebesini yaptıklarına şahit oldum.

Öğrenci, faili meçhul cinayeti tartışabilir mi? Tabii ki tartışabilir, esnafta Beşiktaş maçını.

Ancak toplum olarak ne yazık ki önceliklerimizde şaşma var. Kişi kendi ailesini çevresini unutuyor, görevini yapmıyor, olmadık işlere kafa yoruyor.

Mesela Eskil son dönemde Ak Parti İlçe Teşkilatı’na kimin girip girmediği tartışmalarına sahne oldu.

Peki her an göçme tehlikesi altında çatısı açık odada farelerle baş başa özürlü bir eşle yaşayan Ali Böğe’nin durumundan kaçımız rahatsız olduk?

İki hafta önce dile getirdiğim ve Eskil Belediyesi’nde arsaları gasp olan kişilere yönelik kimden ses geldi?

Hani bizim önceliğimiz siyaset mi, kul hakkı, komşu hakkı mı?

Sahi siyaset kadar biraz da hayattaki diğer önceliklerimizi tartışabilsek, iki sene iki ay sonra gerçekleştirilecek seçimler sonrası kimin başkan olacağı kadar eşimize, çocuklarımıza da kafa yorabilsek keşke!

Gerçekten bazen, İstanbul cennet mekan Fatih tarafından fetih edilirken meleklerin cinsiyetini tartışan Bizanslılara çok benziyoruz.

Bu yazı toplam 2688 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum