İlk muz yeme hikayesi!

 

 O tarihte manav olarak Bekir Talaşlı ile anımsadığı kadarıyla lokantacı Ali veya kardeşi İsmail vardı.

Evlerine meyve alınırdı. Neydi bunlar?

Başrolde elma, portakal ve mandalina idi.

Mevsimine göre karpuz, kayısı, armut gibi meyveler alınırdı.

Bir gün duydu ki Kadir’in Salık’ın Bekir’in dükkanına “muz” gelmiş. Daha önce muzu yemeyi bırak, görmemişti bile. Babası 1 lira harçlık verdi. Onun için iyi paraydı. Muzu merak etmişti. Manav dükkanı ön sıradaki dükkanlardan doğu başında olup, yönü gıpla’ya bakardı. Sıkılarak dükkana girdi. Metal 1 lirası sağ avucundaydı. Arif veya Cuma vardı. Mahcup bir şekilde parayı uzattı. “Muz vir” dedi. Kendisine “1” tane muz uzatıldı. Eski (ilk) belediyenin avlusuna doğru gitti. Belediye avlusunu batısına alarak Gıpla’ya doğru yürüdü. Muzu biraz soydu. Isırdı. Hayal kırıklığına uğradı. Daha farklı bir tat bekliyordu. Yarısını yedi. Kalan yarısını daha sonra yemek üzere kabuklarını açık uca özenle kapayarak, pantalonun sağ cebine koydu.    

O muzu yine soymuştu öyle ki “yav muz da nasıl bir miyvaymış” diyerek hiç soymadan kabuğuyla yemeye çalışıp, “bu da nasıl miyvaymış” diyerek çaktırmadan çöpe atanların sayısı hiçte az değildi.

Bu yazı toplam 2934 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum