İNANCIN RUHA VE BEDENE ETKİLERİ
Bu hükümlerle insanlara mutluluğu, huzuru, güveni ve kurtuluşu vaat etmiştir. Kuran’da insanın en rahat edeceği, en mutlu olacağı yaşam şekli de haber verilmiştir. Bir insanın geçek anlamda huzur ve mutluluğu yaşayabilmesi için vicdanlı olması gerekmektedir. Vicdan da insana Yaratıcısının hükümlerine uymayı emreder. Vicdanına uyarak yaşayan kulunun kalbine Allah bir nimet olarak mutluluğu ve huzuru rapteder. Rabbimiz insanların ruhunun gerçek anlamda doygunluğa nasıl ulaşacağını şöyle haber verir:
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Rad Suresi, 28)
İnsan eğer Allah’tan uzak bir yaşam sürüyorsa, bu kişinin mutluluğu ve neşesi geçici olur. Yaşadığı anlardan anlık zevkler alabilir. Mutluluk hissi de derin olmaz. Hep bir şeylerin eksik olduğunu hisseder. Nereye gitse, ne yapsa aradığı huzuru bulamaz, başka arayışlar içine girer. Ömrünü bu arayışlar içinde sürdürür. Sıkıntı, stres, üzüntü, huzursuzluk peşini bırakmaz.
İşte bu sıkıntılı hayat, imanı zayıf ve iman etmeyen insanların fiziksel olarak da yorgun düşmelerine neden olur. Hastalıkların birçoğu psikolojik kaynaklıdır. Sürekli stres altında olan beden zamanla yıpranır ve bu durumu kaldıramayacak hale gelir. Bunun sonucunda insanda ciddi rahatsızlıklar meydana gelir. Bu rahatsızlıklardan biri de kalp krizidir.
Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. (Taha Suresi, 124)
Bugün kalp krizi, ölüme neden olan hastalıkların başında gelmektedir. İnsan yoğun stres, endişe, üzüntü altında kaldığında, bu hastalığı yaşamasına büyük neden olur. Özellikle Allah’ın zikrinden uzak insanlar kader gerçeğinden habersiz oldukları için, her şeyi kendilerine sıkıntı yaparlar. En küçük olumsuz gibi görünen bir olayda hüzünlenir, günlerce kendilerine baskı yaparlar. Olayların hayır ve hikmet yönlerini düşünmediklerinden, sürekli mutsuz olacak konular bulurlar. Ayrıca stresin bağışıklık sistemini de güçsüzleştirdiği araştırmalar sonucunda bulunan bir gerçektir. Bağışıklık sistemi zayıflayan insan ise birçok hastalığa davetiye çıkarmış olur.
Allah’a samimi bir kalple bağlanmış inananların ise O’na olan tevekküllerinden ötürü hayatlarında sıkıntı, stres, panik olma, endişeler, korkular gibi olumsuz ruh halleri yoktur. Samimi inananlar her şeyin bir hayırla yaratıldığına kesin olarak iman etmişlerdir. Bu yüzden hep güzel olanı düşünür, güzel olanı yaşarlar. Buna bağlı olarak da beden sağlıkları iyi olur. Elbette inanan insanda hastalanır, güçsüz düşer ve yaşlanırlar. Ancak bunları hiç biri strese bağlı değildir.
İnanan insan Allah’ın emri gereği hiçbir olay karşısında hüzünlenmemeli, şeytana kulak vermemelidir. Daima Rabbine güvenmeli, O’nun en güzelini yaratacağından emin olmalıdır. Bu şekilde davranabilmek, Müslümanın Allah’a olan inancının gücünün bir işaretidir.
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)
İnsanın kendisini stres altına sokması, yine kendisine zarardır. Bu şekilde Allah’a güvenden uzak yaşayarak hem dünyada mutsuz olmakta, hem de ahiret hayatını kaybetmektedir. Rabbimiz samimi kullarını rahmetiyle dünyada kuşattığı gibi, ahirette de cehennem hayatından uzak tutacak, sonsuza kadar sürecek olan mutluluğu, neşeyi, huzuru, güveni cennet hayatlarında onlara yaşatacaktır.
Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi Katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 112)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.