Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

İnsanın iç dünyası ve başkaları ile ilişkisi

İnsanın iç dünyası ve başkaları ile ilişkisi

 

İlişki öncelikle kendi içinde gerçekleşir, bu heva ve vicdanla olan ikili ilişkidir, daha sonrada eşler arasındaki ikili ilişkinin olmasıdır. Çünkü eşler arası ilişkiler tek olmaz, hep ikili olur ve böyle gelişir.

Erkeğin ve kadının bir birine itaati yukarıdaki sistem içinde şu şekillerde gerçekleşir;  tevhidi bilinçli olan ikili ilişki Allah için, İslam dini için olur, bunun dışında olanlar ise hevası adına olacak, bunlar ise güzelliği için, zenginliği için, nesebi soyu için, çocuklarının hatırı için ve çaresiz ve mecbur kaldığı için, işte Allah için olmayan beraberlikler, tiksinerek ve nefretle devam etmek zorunda olacaktır. 

Başka bir açıdan değerlendirilirse; İslam adına olan ilişki Allah için gönül birliği, İslam dininin olmadığı yerde ise, mecburiyetten veya menfaatlerden dolayı olanlardır; bunlarda beden birliği, zenginlik birliği, çocuklar birliği, anne baba ve çevre baskısı birliği, işte birçok evli kişiler aynı evde veya aynı odayı paylaşıyorlar ama bunlarda gönül birliği yoksa, merhametle yâda zorunluluktan dolayı bir beraberlikle devam etmeye çalışılan evlilik söz konusudur.

Eşler ya hevaya uyarsa Allah’a karşı olarak hayatını kurup düzenleyecektir yâda bunu vicdanına göre yapacak ve ameli yönden bunun ikisi de yüzde yüz hatasız olmayacaktır, Ancak akide yönünde yüzde doksan dokuz Allah’a kulluk olsa, yüzde birde heva tağut ve cibt’e uysa hepsi ifsat (bozulmuş) olacaktır. Çünkü iman su götürmez. Amelde ise zerre kadar iyilik ve kötülük değerlendirilir. Veya bir kötülük yapılsa bir iyilik o hatayı siler.

Tevhid bilinci üzere olan kişi, imanında şirk karışımı olmadığı zaman, karşısındaki kişinin ne olduğunu anlar, yalnız karışık batıl inanç sahibi kişi, karşıdakinin ne olduğunu anlayamaz.

Kişinin istekleri inancına göre oluşacaktır, yaşantısı da buna paralel olacaktır. Eğer eşlerde akide birliği yoksa sürekli çatışma içinde olup anlaşmaları zor olacaktır. Belki beden olarak anlaşabilirler ama gönülde ayrı olurlar.

Karı koca anlaşamıyorlarsa, anlaşmazlığın temelinde ikisinin de zihni ve kalbinin bulanık olmasındandır. Kişi kendi içinde kendiyle anlaşamayan dışarıdakiyle de anlaşamayacaktır. Çünkü insanımız kendi iç özelliklerini yeteri kadar tanımamaktadır, böyle olunca da zihin ve gönlüne gelen düşüncelerin hangi özelliğinden geldiği tam olarak seçilememektedir, insanın iki temel özelliği vardır ki, bunlar “heva ve vicdan” bu iki hassamız hayat yaşam tarzını birinci planda niyeti belirleyici bunun tercih edilmesiyle beraber uygulama gerçekleşir, bu ya iyi yönde yada kötü yönde gerçekleşir. Önemli olan ise Allah’ın ön gördüğü şekilde olandır, işte kişi vicdanını sesine göre hareket ederse bu doğru olandır. Çünkü Vicdanına tabi olan Allah’a tabi oluyor, hevaya tabi olununca da Allah’a karşı ya isyan yada şirk işlenmiş olunuyor.

Toplumumuzda karı koca ilişkileri tevhid inancı üzere, sistemli bir şekilde yaygınlaşsa toplum huzur bulur. Eğer bu mekanizme İslam dini adına çalışsa eşler yanlış yapınca bir birini uyarırlar, böylece kişi kendini düzeltir zıtlaşmaz ve bağırma çağırma devre dışı kalacaktır. Tevhidi inanç sisteminde vicdan devreye girecek hatalı olanın kusurunu uyaracak ve karşı tarafta kesinlikle çekişmeye girmeyecek ve bu yanlışlığı kabullenecektir.

Her abd zamanla kul olur, zamanla da köle olur, örneğin karı koca arasındaki ilişkiler veya evlat baba ve anne ilişkileri gibidir, buradaki olan hizmetler ya gönüllüdür, yâda gönülsüz olur. Gönüllü olan severek yapılandır, gönülsüz olanda istenmeyerek ve mecburiyetten dolayı yapılandır.

Allah rızasını kazanmak üzere yaşamak istenilen aile sistemindeki topluluklar, cennet toplumu olur. Kendine zulmetmeyen başkasına da zulmetmez, yalnız kendine zulmeden başkasına da zulmeder. Bunun sebebi ise küçükken öğrenilen yanlış bilgiler, ezbere dayalı atadan öğrenme ve siloğanikbir inançtır, buna dayalı yapılan ameller, dayanaksız ve dinden uzak olunca fayda da görülemiyor.

 

İnsan ilişkilerini ya Allah adına yada hevası adına yapacaktır, çünkü hayat boşluk kabul etmez.

Kişi vicdanını sesini dinlemez ve hevasından etkilenip ona tabi oluyorsa, dışarısındakinin hevasından da etkilenecek, toplumdan, hurafe ve bidatlerden de etkilenecektir, zaten hevanın tabiatı batıl ve haramlara karşı meyillidir, yeter ki önü açılmasın, çünkü batıl tuzlu su gibi içtikçe susuzluğu çoğaltır. Cahiliye de kanser gibi sararsa artık orada adaletsizlik, zulüm hakim olacaktır.

Artık bundan sonra eşler arasındaki huzursuzluklar şiddetlenip kördüğüme dönüştü, çekilemeyeceği noktaya geldi ve tüm çareler tükendiyse, boşanmak daha evladır.  Çünkü sinirler incelip tiksinti meydana gelip nefrete dönüşmesi zaten ipin koptuğu yerdir. Eğer bu durumda ayrılık yapılmazsa aile kangırane dönüşür, beden ve ruhsal çöküşe geçer. İşte bireysel ve toplumsal sorunların temel mantığında, tevhidi bilinç üzere eğitim alınmadığından kaynaklanmaktadır.

 O halde Kuran’ın temel ilkesi ve mayası olan tevhid anlaşılmadığı müddetçe, insanlar dağınıklıktan dolayı kur’an ve sünneti anlayamayacak ve pratikte yaşantıya dökemeyecektir.

 

Beş itaat vardır:

  • Allah’a itaat,

  • Peygambere itaat,

  • Anne babaya itaat

  • Kadının beyine itaat, (Karıkoca birbirine itaat,)

  • Ululemre itaat, (devlet reisi)

Allah’a itaatsizlikte ise, hiçbir şeye itaat yoktur.

İtaat Hususunda Ayetler:

·         "De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin " (Al-i İmran/32)
Peygambere yapılan itaat, aslında Allah'a karşı gösterilmiş bir itaat demektir Nitekim aşağıdaki ayet bunu açıkça belirtiyor:
"Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur " (Nisa/80)

·         Mümin gönülden itaat eden (Tahrim suresi, 66/8)

·         Gönülden itaat eden (Zümer suresi, 39/3)

·         Gönülden itaat eden erkekler (Ahzab suresi, 33/35)

·         Gerçek mü’minler ancak, Allah’a ve Rasulüne gönülden inananlar.(Tahrim suresi, 66/12)

·         Gönülden inanma (Nur suresi, 24/62)

·         Gönülden itaat eder ve Salih bir amel (Ahzab suresi, 33/31)

·         Saliha kadınlar gönülden itaat edenler (Nisa suresi, 4/34)

·         Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulundu (Ali İmran suresi, 3/43)

·         Gönülden boyun eğerek Allah’ın huzurunda durun”  (Bakara suresi, 2/238)

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şükrü Başarıkan Arşivi