İntiharlar ve hamaset!

Son yılların önemli sorunlarından birisi de intiharlar!

Özellikle internette oynanan bazı oyunların da sebebiyle çocuk yaşta kardeşlerimizin toprağa düşmesine üzülerek şahit oluyoruz.

Bununla birlikte her ölüm erkendir sözünün en çelikleşmiş hali de intiharlarla kaybettiğimiz insanımız, özellikle yakınlarını yıkıp, yakıp gidiyor.

Bu şekilde rahmetli olan kardeşlerimizin arkasından, ne zebani olup onları sorgulayacağız ne de üzerlerinden hamaset kokan ifadelerle sosyal medyadan dörtlükler dökeceğiz.

Şimdi vefat eden bir insanın arkasından; “Vay yokluk içinde sıkıntıyla gitti, niye kimse sahip çıkmadı ve destek olmadı?” gibi ifadeler yakınlarının yanan yüreklerini bu kez de kavurmaz mı?

Öte yandan bu şekilde kaybettiğimiz insanların ardından yazdığımız yazılarla, intihara meyli olanları adeta teşvik ediyoruz.

İnsan şöyle düşünebilir mi? Evet düşünebilir, “Ulen bu dünyada bu kadar sıkıntı, sorunum var ben de intihar edeyim de bana sahip çıkmayan bu köylülerimin, bu akrabalarımın yüzüne bir kurşun gibi gerçeği sosyal medyadan vursunlar!

Bununla birlikte dikkatimi çeken başka bir husus pandemiden dolayı yaklaşık 15 aydır kur’an kursları kapalı, camiler yine aynı şekilde sınırlı şekilde açık ama biz her cuma namazı sonrası cami ve kuran kurslarına yardım topluyoruz. Haşa, derdim niye buralara yardım toplanıyor değil. Ama 100 yılın felaketinin yaşandığı böyle bir dönemde önceliğimiz insan olmalı bence.

Yüzde 99’unun müslüman olduğu bir toplumda derdimiz her daim öteki olmalı.

Maddi unsurlardan dolayı bir baba çocuğunun, eşinin yüzüne bakarken utanıp, sıkılmamalı.

Bir annemiz akşama ne pişirmeliyim, sofraya çocuklarımın eşimin önüne ne koymalıyım? Diye dert edinmemeli.

Bu konuda da her hafta camilere ve kuran kursu yardımını sektirmeyen kıymetli müftülüklerimiz bir TL verilen öşür ve zekatın sadaka olarak verilen bin TL’den çok daha kıymetli ve eftal olduğunu tekrar ede ede bir oya gibi zihinlere işlemeli.

Senede binlerce ton ürün kaldıran ve, “Benim bir kuruş bir Allah’ın kuluna borcum yok bir de şu yollar açılsaydı da bir daha umreye gidip gelseydim...” hayali ve umuduyla yaşayan hacı emmiye vermediği her bir kuruş öşür ve zekattan dolayı ulaşabileceği tüm ihtiyaç sahiplerine karşı borçlu olduğunu anlatılmalı.

Öte yandan özellikle burada muhtarlara, belediye başkanları ve kamu görevlilerine çok iş düşüyor.

Bugün alıp yedikleri maaşın eğer hakkını vermiyorsa iki cihanda da çitir çitir burunlarından gelir.

Nerde, açta ve açıkta bir insan varsa bilmek zorundalar....

Hele bu Eskil gibi 25 bin nüfuslu bir ailede hepimizin bir birimizi bildiğimiz gök kubbenin altındaki bir bölgede!


 


 

Bu yazı toplam 1239 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum