
Şükrü Başarıkan
Kadının Ev Hizmetini Gönül Hoşluğu İle Yapması
Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ (r.anha.) bir hatırasını şöyle anlatıyor: Hz. Zübeyir ile evlendim. Zubeyr’in yeryüzünde ne malı ne de kölesi vardı. Atından ve su taşıyan devesinden başka herhangi bir şeyi yoktu. Ben onun atının yemini veriyor, seyisliğini yapıyordum. Devesine hurma çekirdeğini dövüp yediriyor, suyunu çekiyor, su kabı delindiği zaman dikiyor ve hamurunu yoğuruyordum. Başımın üzerinde, uzakta bulunan yerden hurma çekirdeklerini devesine taşıyordum. Babam Hz. Ebû Bekir (r.a.), bana, bir kadın hizmetçi gönderip o hizmetçi efendimin atına bakıncaya kadar bu vazifelere devam ettim. Babam o hizmetçiyi göndermek Sûretiyle âdeta beni azât etmişti. Bir gün ashabıyla beraber gelen Resûlüllah’a rastladım. O sırada başımın üzerinde hurma çekirdeğinin sepeti vardı. Allah’ın Resûlü beni görünce devesine: “Çök, çök!”deyip gâyesi, deveyi çöktürüp beni arkasına almaktı. Ben erkeklerle beraber gitmekten utandım. Kocam Zübeyr’i ve onun kıskançlığını hatırladım. Çünkü Zübeyr insanların en kıskancıydı. Allah’ın Resûlü benim utandığımı anladı. Kendi hâlime bırakıp yoluna devam etti.”[1]
Böylece Zübeyr'in yanına geldim ve başımdan geçenleri anlattım. Bunun üzerine Zübeyr şöyle dedi: Vallahi senin Resulullahın terkisine binmeyip itâat etmemen çekirdekleri başında taşımandan daha ağır geldi.
Adamın biri zevcesine şöyle diyor: Benden gelen affı kabul eyle. O zaman sevgimi kendin için devam ettirmiş olursun. Öfkelendiğim kızdığım anda, konuşma. Dırdır edip söz söyleyip durma. Çünkü sen, senden eksilenin ne olduğunu bilmezsin. Olur olmaz şikâyette bulunma ki aşkı, muhabbeti ortadan kaldırmış olmayasın, kalbim sana meyil edecek senden râzı olacak. Zira kalpler daima değişmektedir. Ben anladım ki, sevgi ve eziyet bir araya geldiği zaman, kalpte sevgi fazla devam etmez, kaybolur.
Yine alimlerden birisi demiştir ki: “Gâyet güzel bir kadının son derece çirkin ve huysuz bir kocası vardı. O kadına demişler ki: Senin gibi güzel kadının böyle huysuz çirkin bir kocası olmasına râzı mısın? Bu soruya kadın: Umulur ki, kocama hizmet etmemin Hak Telalâ katında bir sevabı vardır. Allah belki beni ona bu sevabı kazanmam için vermiştir. Belki de ben bilmeyerek bir günah işlemişimdir de onu bana bir kefaret kılacaktır. Elhamdülillah, ben Yüce Allah’ın hükmüne ve kaderine râzıyım.
Kadının Allah’a Hamdı
Kadının mükellef olduğu edeplerden birisi de güzelliğiyle efendisine karşı böbürlenmemek, (çirkinse) kocasının çirkinliğinden dolayı onunla alay etmemektir. Güzel bir kadın, huysuz olan efendisine, ikimiz de Allah’ın lütfüyle Cennet’e gireriz deyince, efendisi ona: Nereden bildin, diye sormuş. Kadın; ben senin huysuzluklarına sabrettim, sabredenlerin yeri Cennettir; sen de benim güzelliğime şükrettin, şükredenlerin yeri de Cennettir, cevabını vermiş.
Sinan İbnu Senne el-Eslemi (r.anh) anlatıyor: Resûlüllah (a.s.) buyurdular ki: "Şükreden oruçsuz kimseye, sabreden oruçlunun sevabının misli verilir."[2]
Ebu Umame (r.a.)’den Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Mümin bir kimse, Allah’a takvadan sonra en ziyade saliha bir zevceden hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itâat eder, baksa sürur duyar. Ondan ayrılıp uzak bir yere gitse hem kendi namusunu hem dekocasının malını korur. ”[3]
Saliha bir hanımın alâmetleri şunlardır: ahlakî güzelliği Allah’tan korkması, güzel ahlak sahibi olması, gönlünün kanâatkar olması, kocasının malını koruması, Farz ibadetlerini yapıp kocasına hizmet etmesi, ölümü düşünüp ona hazırlanmasıdır.
Kadının hayırlısı, kocasına hoş muamele edip itâatkâr olan ve haramdan sakınandır. Öyleyse yemek pişirmek, ocağı yakmak, kocası abdest aldığında havlusunu tutmak, saliha kadınların vasıflarındandır. Kadının, kocasına hoş hizmeti ve huysuzluklarına sabrı, gaza ve cihat sevabı kazanmasına sebeptir, denilmiştir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.