Peygamberimizin en büyük mucizesi!
Birçoğu kendini tekrar etmekle beraber, kitapların çok olması beni sevindiriyor. Ancak birçok kitabın Peygamberimizin sülalesine, akrabalarına, savaşlarına veya mucizelerine çok fazla yer ayırdığını düşünüyorum.
Peygamberimizin sülalesinin isimlerini ezberlemek veya bilmek, kimseye bir şey kazandırmaz. Hatta sevap yada günah kategorilerine bile girmez bu bilgiler. Peygamberimizin katıldığı savaşlardan, hayatımıza dair çıkartılacak dersler dışında ki bilgilere, sadece uzmanların ihtiyacı vardır. Birçok Müslüman için, hangi savaşa kaç kişinin katıldığı, hangi savaşta kaç kişinin şehit olduğu gibi bilgiler bir şey ifade etmiyor.
Bildiğimiz mucizelerden çok daha olağanüstü mucizelere sahip olmuş bir Peygamberimiz var. Ancak bu mucizeler, bizler için tekrar edilmesi mümkün olmayan olağanüstü durumlardır. Bir daha tekrar edilmesi mümkün olmayan özel durumlara (mucize), çok fazla yer vermenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Bedevi bir toplum!
Hz. Muhammed (as) yaşadığı toplumda ki çarpıklıklardan o kadar çok bunalmış ki, kırklı yaşlara yaklaşırken artık kalabalıklar içinde duramaz hale gelmiş. Sürekli dağlara sığınmasının sebebi, yaşadığı toplumdaki problemlerden bunalmasıdır.
Öyle bir tolum düşünün ki, kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyor.
Öyle bir tolum düşünün ki, birkaç zengin ve çevresi olan aileler, toplumun kalan kısmı sömürüyor.
Öyle bir toplu düşünün ki, kendi elleriyle yaptığı putlara tapıyor.
Öyle bir toplu düşünün ki, kutsal olan her şeyi, Kabe dahil, kendi menfaati için kullanıyor.
Çöl ortasında bedevi bir hayat yaşayan bu toplumda, insani ve ahlaki değerler yok olmuş, bu yozlaşmadan şikayet eden yok.
En büyük Mucize!
Böylesi bir toplumn içinde temiz kalabilen Hz Muhammed, Peygamberlikle görevlendirildiğinde, işinin ne kadar zor olduğunun farkındaydı. Ancak O, vahyin rehberliğinde o toplumu değiştirmek için çalıştı.
Önce ailesi ve en yakın arkadaşlarıyla başladı. İnsanlara, unuttukları insanlıklarını hatırlattı. Allah’tan başkasına kul olmamaları gerektiğini söyledi. Hiç kimseyi kendisine çağırmadı. ‘Bana gelin!’ demedi, ‘Kendinize gelin!’ diyerek insanları uyandırmaya çalıştı.
Hz. Peygamberi örnek almak isteyen her insan, yaşadığı toplumun, çevrenin problemlerine karşı duyarlı olmalı. Problemleri bilmek, konuşmak, dillendirmek yetmez. Bu problemlere çözüm arama bilinci içinde olmak zorundayız.
Kendini kurtarmak yetmiyor. Toplumu bilinçlendirmek, sorumluk sahibi insanların çoğalması için gayret etmek gerekiyor. Peygamberimizin en büyük mucizesi budur işte. Vahyin peygamberimize ilk yıllarda emrettiği şeyde buydu. ‘Senin iyi olman, dürüst olman, toplumda ki olumsuzlukları bilmen yetmez. Bu olumsuzlukları gidermek için çalışmak zorundasın.
Peygamberimiz, yaşadığı toplumun hiçbir pisliğine bulaşmamış, hiçbir günahına ortak olmamış, ‘emin’ sıfatıyla bir hayat yaşamış olduğu halde, ilahi vahiy ondan iyileri ve iyilikleri çoğaltmasını istedi.
Bu gerçek bize, en büyük yatırımın, insana yapılan yatırım olduğunu gösteriyor. Peygamberimizin hayatını anlatan kitaplar, bu gerçeği öne çıkartmalı.
Savaşlarda şehit olanların sayısını bilmek değil, bedevi bir toplumun içinde her türlü ahlaksızlığı yapan insanlardan, Allah için canını vermeyi göze alıp, şahadete koşan insanları nasıl yetiştirdi Peygamberimiz?
Peygamberimizin en büyük mucizesi, bedevi bir toplumdan, medeni insanlar yetiştirip, yeni bir medeniyet kurmuş olmasıdır.
Peygamberimizin en büyük mucizesi, yetiştirdiği insanlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.