Nilgün Güney

Nilgün Güney

TEVEKKÜLÜN GETİRDİĞİ RAHATLIK

TEVEKKÜLÜN GETİRDİĞİ RAHATLIK

 

Yüce Allah, insanları nefisleri ve vicdanları ile birlikte yarattığını buyurmuştur. İnsan nefsi, her zaman hayatındaki bütün olayların yolunda gitmesini, herhangi bir kusur çıkmamasını ister. Fakat Yüce Rabbimiz, imtihanın bir gereği olarak her olayı insanların isteyeceği düzende yaratmamıştır. Bazen insanların beklemediği ya da istemediği durumlar da gelişebilir. Her şey insanın istediği düzende giderken, birden hiç istemeyeceği ve sıkıntı yaşayacağını düşündüğü bir olayla karşı karşıya kalabilir. İşte böyle durumlarda Allah’a teslim olan bir insanın yapması gereken; her zaman olduğu gibi kötü görünen olaylarda da bir hayır ve hikmet olduğunu bilerek sabırla ve teslimiyetle karşılamaktır.

...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)

İnsanların yaşamış oldukları her türlü olay en ince ayrıntısıyla birlikte Allah’ın kontrolü ve takdiri altındadır. Bu nedenle insanlar ne kadar istemiş olsalar da, karşılaşmak istemedikleri şeylerle karşılaşır veya yapmak istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalabilirler. Buna insanların engel olmaları söz konusu değildir. Yüce Allah’ın her şey üzerindeki hakimiyetini insanlar zamanla yaşadıkları olaylarla idrak edebilir, olayları en hayırlı olacak şekilde düzenlediğini de anlayabilirler. Olayların yalnızca görünüşüne aldanan ve ardında neler olabileceğini düşünmeyen bir kimse, böyle olayların nereden de kendisini bulduğu, her şey rayında giderken bu gibi aksiliklerin neden başına geldiği gibi cahilce düşüncelere kapılabilir. Her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu bilmeyen, Allah’a tevekkül etmeyen, aklına gelen her türlü olayda kuruntu yapan ve en kötü ihtimalleri düşünen bir kişi işte böyle önünü görmeden gaflet içinde tepkiler verebilir.

Ancak Allah’a iman eden, O’nun rızasını kazanmak için çaba gösteren ve bu nedenle O’na güvenip dayanan kişiler, başına sıkıntılı olarak görünen bir olay geldiğinde, olayların hemen görünmeyen yüzünü, yani hikmetli taraflarını düşünür. Bunları düşünürken hiçbir şeyin Allah’ın kontrolünden dışarı çıkamayacağının şuurundadır. Her şeyin Allah’ın isteği, emri doğrultusunda hareket ettiğini hiç unutmaz ve buna göre düşünür.

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Dünyada yaşamış olduğu her anı Allah’ın yarattığını bilen, vicdanı ve aklı doğrultusunda kararlar alan, tertemiz bir kalbe sahip olan bir insan, karşısına çıkan olaylar ne olursa olsun, Allah’ın kendisi için her olayda binlerce hayır ve hikmet yarattığını bilerek, Allah’a imanında şevk kazanır. Allah’a çok güvenir, O’nun kendisini her şartta koruyacağını ve en güzel konuma getireceğini bilir. Karşısına çok sıkıntılı bir durum da çıksa, bunu, Allah’a güvenip dayanarak, yani O’na tevekkül ederek sabırla geçirdiği vakit, Allah Katında çok güzel bir ecir ve Allah’ın sevgisini, hoşnutluğunu kazanacağını bilir. Bu nedenle karşısına çıkan olay ne kadar zorlu gibi görünse de düşüncelerinde asla kuruntulara, şüphelere ve endişelere yer vermez. Allah’ın hayırla yarattığı olayları kendi sınırlı aklıyla kavrayamayacağını ve kesinlikle her şeyde bir hayır olduğunu bilir. Ayrıca her şeyin karşılığını illaki dünya hayatında alınmayacağını da bilir. Ancak sabrettiği ve tevekkül ettiği takdirde Allah bunun karşılığını ahirette en güzel şekilde verecektir. Allah rızası için yapmış olduğu bir şey (küçük veya büyük fark etmez) Allah Katında mutlaka karşılık görecektir.

Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz. (Enbiya Suresi, 47)

Dolay
ısıyla din ahlakından uzak yaşayan kişilerin, başlarına bir zorluk geldiğinde kendilerini yalnız hissetmeleri, endişeye ve hüzne kapılmaları, kimsenin yardım etmediğini düşünmeleri, her zaman böyle kötü durumların kendi başlarına geldiğini düşünmeleri ve bunun gibi birçok kuruntuya düşmeleri onların yalnızca kendi kendilerine yaptıkları bir kötülük olur.

İnsan ne kadar kendisini üzse de yaşayacaklarını değiştirmeye gücü asla yetmez. Allah’ı dost edinmiş, her şeyin O’nun dilemesiyle olduğunu tam olarak idrak etmiş, yalnızca O’na güvenen bir kimse, Allah’ın kendisine yaşattığı her olayı hayırlara vesile kıldığını bilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi