Yargının ruhu...
Polis topu savcıya atıyor..
Savcı topu hâkime atıyor..
Hâkim topu Yargıtay'a atıyor..
Yargıtay topu mevzuata atıyor..
Top mevzuata yani yasama organına gelince
Yasama organı topu yürütme organına atıyor..
Yürütme organı yargı organlarına atıyor..
Bu suretle hak ve adâlet kavramı,
Üç ana erk sarmalı içinde elden ele
Ortalarda bir yerlerde dolaşıp duruyor,
Duruyor ama bi'türlü sahibine teslim edilemiyorsa,
Şimdi.. biz, bu top çevirme işine,
Nasıl 'yargı ve âdil yargılama' diyeceğiz?
Nasıl 'hak ve adâletin tecelli ettiği organlar'
Pâyesini vereceğiz?
Yargı organlarının mahkum ettiklerinin
Toplum vicdanında mâsum oldukları..
Toplum vicdanında mahkum olanların
Yargı organlarınca aklandıkları bir ülkede,
Yargı bağımsızlığından ve
Hâkim tarafsızlığından söz edilebilir mi?
Hak ve adâlet kavramlarından söz edilebilir mi?
Sözedilse bile inandırıcı olunabilir mi?
Zamanın ruhundan dem vurarak,
Her türden yanlışına..
Yaptıkları her tornistana..
Yana yakıla yalakalanmalarına..
Eğilip bükülmelere, kıvrılıp dökülmelerine..
El-pençe divan durup karşılığında malı götürenlere..
Tükürdüklerini yalamaktan hiç vazgeçmeyenlere,
Cankurtaran simidiymişçesine sarılıp yapıştıkları
Zamanın ruhu kavramı dönemsel bahânesiyle
Güce sığınıp saklananlara sesleniyorum:
Zamanın ruhunu bırakın da
Ruhunu yitirmek üzere olan
Yargının ruhuna şöyle bi'bakın..
İstiklâl Mahkemelerinin ruhuna bakın,
Yassıada Mahkemesinin ruhunu görürsünüz..
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin ruhuna bakın,
Özel Yetkili Mahkemelerin ruhunu görürsünüz..
Hiç endişeniz olmasın,
Onların yerlerine ikâme olunan
Bölge Ağır Ceza Mahkemelerinin ruhu da
Onlardan hiç ama hiç farklı olmayacaktır,
Yargının ruhu kavranamadığı müddetçe..
Yargının ruhu mu?
Önüne gelen bir konuda,
Herhangi bir kesimin veya kimsenin
Ne yanında olmaktır, ne karşısında olmaktır..
Objektif olmaktır, tarafsız olmaktır..
Yalnızca, sadece ve mutlaka
Hakkın ve adâletin yanında olmaktır..
Hakkı sahibine teslim ile adâleti tesis etmektir..
Hiçbir siyasi veya ideolojik tercihlerine bakılmaksızın
Muhatabı kim/ler olursa olsun hak ve adâletten ayrılmamaktır..
Her fırsatta övündüğümüz değerlerimizin gereği olarak
Her fırsatta övündüğümüz ecdâdımızın yaptığı gibi,
Ne pahasına olursa olsun adâletten şaşmamaktır..
Bu ruh kavranamadığı sürece,
Adını, yetkilerini, mekânını, imkanlarını, şatafatını,
Ne kadar değiştirirseniz değiştirin,
Ne kadar geliştirirseniz geliştirin,
Ağır eleştiri ve suçlamalarla kaldırılan mahkemelerden
Hiç ama hiçbir farkı olmayacaktır..
Pek dillendirilemese de, sorunlar
Haklı veya mâsumun değil de
Güçlü veya suçlu lehine şekilleniyorsa,
Ve buna da umursamazca hak ve adâlet deniyorsa,
Hakkın ve adâletin yerine neyi ikâme edeceksiniz..?
Asla gözden ırak tutulmamalıdır ki
Hak ve adâletin yedeği, ihkâk-ı hak, anarşi ve kaostur..
Yargının iddia, savunma ve karar makamlarında görev ifa etmiş,
'Dönemsel, kısmî veya bir yere kadar' değil
'Her zaman ve sonuna kadar adâlet'e inanmış,
Düşman bile olsa teslimle yükümlülüğünü ifa etmiş
Biri olarak hatırlatmak istedim, hakkı ve adâleti..
*
Tuhaf ve anlaşılmaz bir husus daha:
Bölge Ağır Ceza Mahkemelerinde görevli olup
Yalnızca tedbir kararlarına bakacak olan hâkimler
'Özgürlük hâkimleri' ise diğerleri ne hâkimleri?
'Özgürlük karşıtı hâkimler' mi demeye dilim varmıyor..
*
Sorunları önce ört-bas etmeyi,
Başaramayınca ötelemeyi bir başarıymış gibi sunmayı
Bi'bırakabilseydik çözümleri bi'hayli kolaylaşırdı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.