Yerli otomobile gerek yok mu?
Milletin gözünün içine baka baka yanlış yönlendirme yapıyor. Bunu da kasıtlı ve bilinçli yaptığını herkes biliyor.
Maliyet hesabı yapmaktan bahsediyor Koç ailesi. Şayet mesele, sadece maliyet hesabı ile olsaydı, ‘Çin Malı’ araçlara rağbet etmemiz gerekiyordu. En ucuz maliyet onların. ‘Çinlilerin arabaları daha ucuza geliyor. Biz araba üretmeyelim’ diyen bir ülke var mı dünyada? Bu cümleyi kuran bir tane Alman işadamı duydunuz mu? Bu cümleyi kuracak işadamını, ihanet ile suçlar Almanlar.
Devrim arabaları!
Devrim arabalarının başına gelenleri, okumanızı tavsiye ederim. Devrim arabası ile ilgili film bile yaptılar. Ancak olayın perde arkasını işlemediler. ‘Aracın benzini unutulduğu için üretilemedi’ mesajıyla bitirdiler filmi. Koç ailesinin bu olaya müdahalesine işlemeyerek, dolaylı yoldan bu günaha ortak oldular
Koç ailesinin günahı, bilinenlerden çok daha fazladır. Elli yıl önce devrim arabalarının üretilmesine engel olmayı başaran Koç ailesi, umarım bu sefer başarılı olamaz. Ülkemizin bir elli yıl daha kaybetmeye zamanı olmadığını düşünüyorum. Halen çalışan motoru ile depoda bekleyen devrim otomobilinin hikayesi, dünya ekonomi devlerinin hikayesinden ayrı anlaşılamaz.
Utanılacak durum
Doksan yıllık bir tarihi olan Cumhuriyetin, en büyük utançlarından birisidir, üretememek. Birçok evde iki araç olduğu halde, halen kendi arabamızı üretememiş olmamızdan dolayı, yerin dibine girilmesi gerekirken, iş adamı sıfatı olan kişilerin ‘Yerli otomobile gerek yok!’ demesi bambaşka bir utançtır. Bu açıklamayı yapan kişilerin utanmasını beklemiyorum. Ancak yalanlarına ve toplumu yanlış yönlendire gayretlerine cevapsız kalmakta doğru değil.
Dünya üretimin en büyük pazarı İslam ülkeleridir. Avrupa ve ABD bir şey üretirken, o ürettiklerini İslam ülkelerine satamayacak olsa, çok ciddi krizler yaşamak zorunda kalır. İslam ülkeleri öyle bir Pazar ki, kendi ülkelerinde satabildiklerinden çok daha fazlasını İslam ülkelerine satabiliyorlar.
Bunun en önemli sebeplerinden birisi, kendi nüfuslarının yaşlı, İslam ülkelerinin genç bir nüfusa sahip olmasıdır. Sürekli kendini yenileyen teknolojiyi, elli yaş ve üzeri bir kitleye satamazsınız. Yenilikleri gençler daha çok ilgi duyar. İslam ülkelerinde yaşayan genç nüfusa satış yaparak büyüyen şirketler, kendi arabamızı ve cep telefonumuzu üretmemize engel olmaya çalışıyorlar.
Sadece Türkiye’de satılan arabaları ve cep telefonlarını bir düşünün. Bu araçları kedimiz üretip, hem iç piyasaya hem de diğer İslam ülkelerine satabilseydik, ülkemizin kazanacağı parayı bir hesap edin. Koç ailesi bu hesabı bilmiyor mu? Biliyor ama işine gelmiyor.
Düşünmeyin, üretmeyin, oyalanın!
İslam ülkelerinde sürekli iç karışıklar çıkaranlar, İslam ülkelerinin ekonomik olarak batmasını da istemiyorlar. ‘Ne kendi ayaklarınız üzerinde durun, nede yerlerde sürünün. Ölmeyin ama tam sağlığınıza da kavuşmayın’ diyorlar adeta. Kendi ülkemizi düşünün. Ülkemizde uzun süreli bir ekonomik kriz yaşansa, yeni ürettikleri araba ve cep telefonlarını, kime nasıl satacaklar? Ekonomik krizlerle batmamıza izin vermeyenler, kendi ayaklarımız üzerinde durmamıza da izin vermiyorlar.
‘Bizim ürettiklerimizi alacak kadar ekonomik güç size yeter. Kendi ihtiyaçlarınızı kendiniz üretecek kadar aklınızı kullanmaya gerek yok!’ diyorlar adeta. ‘Siz iç karışıklıklarınızla uğraşın. Aklınızı o işler dışında çalıştırmayın!’ diyorlar. Biz enerjimizi terör ve iç karışıklarla harcarken, onlar yeni icatlar yapmaya devam ediyorlar.
Iphone5 marka cep telefonunun, ABD ekonomisine katkısının, ABD ekonomisinin %0,5’i kadar olduğunu biliyor muydunuz?
Başbakana rağmen!
‘Yerli otomobil üretecek babayiğit lazım!’ açıklamasını bir işadamı veya fikir adamı yapmadı. Ülkemizi yöneten başbakan böyle bir açıklama yaptı. Birçok teşvik vereceklerini de söyledi. Başbakanın bu açıklamalarına rağmen, en büyük işadamları bile adım atamadılar. Bunun çok farklı sebepleri olduğunu biliyorum. Ülkeyi yöneten siyasi kadroların teşvik ve desteğine rağmen, yerli araba için adım atmayan / atamayan işadamlarının asıl derdi ne?
28 Şubat!
Her gün 28 Şubat dönemiyle ilgili haberler okuyoruz. Refah – Yol Hükümetinin yıkılma sürecinde yaşananlar konuşuluyor. Hiç o kadar teferruata gerek yok. 28 Şubat darbesinin iki temel nedeni var. Havuz Sistemi ve D-8 Projesi.
Havuz sistemi, Koç ailesi gibi ailelerin, devleti soymasına engel olmuştur. Yattığı yerden milletin parasını kasasına akıtan aileler, Havuz Sistemine karşı birleşmiş ve hükümetin düşürülmesi için her şeyi yapmıştılar.
D-8 Projesi, birçok insanın sandığı gibi, sadece İslam ülkelerinin bir araya gelmesi anlamına gelmiyordu. Ekonomik işbirliği yaparak, Avrupa ve ABD’de üretilen ürünleri değil, kendi aralarında üretimi paylaşarak, büyümeyi hedeflemiştiler. Biz araba üretip Endonezya ve diğer İslam ülkelerine satarken, Endonezya tarım araçları ve helikopter üretip, hem bize hem diğer İslam ülkelerine satacaktı. 800 milyondan fazla nüfusa sahip bu güç birliği, 1,5 Milyarlık İslam ülkelerinin bütün ihtiyaçlarını kendileri üretecekti.
Yüz yıldan fazla bir süredir, bütün İslam ülkelerini sömüren güçler, D-8 Projesinin hayata geçirilmesine engel oldular. Biz sadece 28 Şubat merkezli o günleri konuşuyor. D-8 Projesine imza atan bütün liderler ve ülkeler cezalandırıldı.
Ağanın yalakası!
I. ve II. Dünya savaşının farklı sebepleri görünse bile, temelde asıl sebep ekonomi savaşıdır. Dünya nimetlerinden daha fazla istifade etmek isteyen ülkelerin çıkar çatışmaları, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Bu çatışmada başarılı olmak isteyen firmalar, farklı ülkelerde, kendi çıkarlarını koruyan işadamlarını beslerler. Koç ailesi ve o zihniyette insanların asıl derdi, menfaat sağladıkları çarkın kırılmamasıdır.
Başkasının tarlasında ırgatlık yapmayı, kendi tarlasında üretim yapmaya tercih eden kişi, ya ahmaktır veya ırgatları daha çok çalıştırarak, ağadan daha çok para kopartabilen, ağanın yalakası olan kişidir.
‘Yerli otomobile gerek yok!’ cümlesinin, başka hiçbir açıklaması olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.