Çuval kim geçirdi?
General Odierno tarafından yönetilen bir operasyonla
11 Türk askerinin başına çuval geçirilmesi ve
60 saat alıkonulması olayı hafızalarımıza kazındı..
Odierno, önce Irak Birlikleri komutanlığına,
Bir süre sonra da
ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na terfi etmişti..
Bu konuda maalesef
Hukukun gereği yerine gelmedi, getirilmedi..
Toplum vicdnında bıraktığı derin izler
Silinecek cinsten değil..
Aradan yıllar geçmesine rağmen adeta dün yaşandı gibi..
Hâl böyle iken..
20 Ekim 2011 günü Bodrum'da,
Bir grup genç, Bodrum'da demirleyen
USS Ramage adlı ABD savaş gemisinde görevli
Amerikan askerlerini çarşı izinleri sırasında
Barlar sokağında görürler ve
Arkadaşı berberde traş olan Jesus Salazar Munoz'un
Önüne geçer ve "yankee go home",
"Katil Amerika" sloganı atarlar.. ve
Amerikan askerinin başına çuval geçirirler..
Diğer arkadaşı onu bırakıp gemiye kaçar..
İkisi de gemide arkadaşlarının alay konusu olurlar..
Askerlerin çarşı izinleri iptal edilir ve
Gemiden dışarı çıkmaları yasaklanır..
8 protestocu genç gözaltına alınır ve ifadeleri ardından
Savcılıkça tutuklamaya sevk edilirler..
Bu arada, "bu çarşıya ABD askeri giremez" dövizi asan
Rauf Cankurtaran isimli bir esnaf bile gözaltına alınır..
Birkaç gün öncesi..
"Bir Amerikan askerinin başına çuval geçirme eylemi,
Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı'nca,
"Şüphelilerin olay yerinden kaçmaya başlayan müştekiyi
Yakalamak suretiyle hürriyetini tahdit ettikleri,
Başına çuva geçirmek suretiyle küçük düşürdükleri ve
Bu şekilde hakaret ettikleri iddiasıyla
"TC.109.maddesindeki şerefe karşı işlenen suç" ile
"TCK.125.maddesindeki hürriyetten yoksun bırakma"
Suçlarından dolayı 8 genç hakkında
16 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı..
Gelişmeler bundan ibaret..
Ancak, olayın görüntülerini izlediğimizde,
Olay ile gösterilen tepki arasında
Büyük bir orantısızlık var, ortada..
Polisimiz gereğinden fazla ve orantısız güç kullanmış..
Müdahaleyi bu kadar abartmaya gerek yoktu..
Keza,
Belki dakika bile sürmeyen çuval geçirme olayında
İki ayrı suç bulunduğu..
"Şerefe karşı işlendiği" ve
"Hürriyetten yoksun bıraktığı" suçlamaları da
Bir hayli ağır kaçmış..
Eylemle karşılıkları arasında ciddi bir orantısızlık var..
Eylemi, bir Türk vatandaşı,
Bir başka Türk vatandaşına karşı işlemiş olsaydı
Nasıl bir mukabele, müdahale ve
Suç nitelemesi yapılacak olsaydı,
Aynı şekilde davranılması gerekirdi.. oysa,
Vâki gelişmelere bakıldığında,
Böyle bir mukabeleden ziyade
Gereksiz, aşırı bir gayretkeşlik görmekteyiz..
Olay ne ise hukuki karşılığı da
Onunla mütenâsip, orantılı ve dengeli olmalı..
Olaya gereğinden fazla bir hassasiyet gösterilmiş
Ve adlî işlemler abartılmıştır..
İşte bizi bunlar rahatsız etmiş, incitmiştir..
Bütün bunların hiç de gereği yoktu..
Umarız,
Bundan sonraki aşamalarda
Bu lâzimeye riayet edilir..
SÖZÜN ÖZÜ:
20 Ekim 2011 eylemi için
Türkler hakkında ne yapılıyor ise,
3 Temmuz 2003 eylemi için de
Amerikalılar hakkında aynısını bekliyoruz..
Adaletin tesisi yalnızca böyle mümkün..
Aksi halde ....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.