Dürüstlük abideleri!
Zira hakka riayet edilmeyen toplumda yaşamak ıstırap haline gelir.
Kur’ân-ı Kerîm haksız yoldan kazancı da kesin bir dille yasaklamıştır. “Aranızda mallarınızı haksızlıkla yemeyin; bildiğiniz halde günaha girerek insanların mallarından bir kısmını yemek için onu hakimlere rüşvet olarak vermeyin” [Bakara, 2/188].
Atalarımız “Hak deyince akan sular durur” sözleriyle kul hakkının önemini veciz bir şekilde ifade etmişlerdir. Hak ve adaletin olmadığı toplumda yaşamak insana sıkıntı verir. Güven ortamının oluşması için, hak, adalet ve ehliyete riayet şarttır.
Kul hakkına riayet etmeyen dünya ve ahiret saadetinden mahrum olur.*
Geçtiğimiz günlerde Konya’da bir arkadaşım sızlanıyor. İşsizlere iş kapısını açmak için hayata geçirilen ve KOSGEP tarafından verilen hibeyi almanın zorlaştırılmasından dert yanıyordu.
Aynı kişi, yeni iş kurulanlara verilen 27 Bin Liralık hibenin mevcut iş yeri olan bazı gözü açıklar tarafından yeni iş kuruyormuşcasına suiistimal edildiğini ifade ediyordu.
Aynı gün Eskil’in bir köyünden bir arkadaşım arıyordu.
Devletin köylerde işsizleri üretime dahil etmek için kooperatif kuran çiftçilere verdiği düveleri bazı çiftçilerin bugünden satmaya başladıklarını ifade ediyordu.
Evet toplumda öyle bir kesim var ki çalışmadan, üretmeden yaşamaya başladığı gibi öte yandan helal haram ver Allah’ım, garip kulun yer Allah’ım anlayışından ne yazık ki öteye gidemiyorlar.
İşte bu insanlar hem kendilerine uzanan dost elini sağlam tutmuyor hem de kendilerinden izlerinden gelerek aynı yoldan yürüyecek insanlara zarar veriyorlar.
Eğitimciler, bir insanı eğitmek için dedesinin çocukluğundan başlamanız gerek diyorlar.
Bu kişilere de kurumuş ağaç hesabı ne söylense, ne yapılsa niyetleri bozuk bir kere.
Biz de bu noktadan hareketle çocukluk döneminden itibaren evlatlarımıza kul hakkını, helali, haramı anlatmak için mesai harcamalıyız.
Gerisi teferruat.
* www.eminsert.org
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.