Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Evlenilecek kadının vasıfları 5

Dindarlık: Dini kurallara bağlı olmayan ve ahlâk bakımından zayıf olan fasık bir erkek, iffetli ve faziletli bir kadına denk sayılmaz. Aynı şekilde, dini kurallara bağlı olmayan ve ahlâk bakımından zayıf olan fasık bir kadın da iffetli ve faziletli bir erkeğe denk sayılmaz.

İslâm: Burada denklikten maksat, kocanın Müslüman olması değildir. Zira kocanın Müslüman olması, evliliğin sıhhat şartıdır.

Hürriyet: Çoğunluğa göre köle, hür olana denk değildir.

Nesep: Bu konuda (sülalede)ki denklik, Araplar arasında geçerli sayılmıştır.

Mal: Eşlerin, aynı derecede mal ve servet sahibi olması da evlilikte önemli bir unsurdur.

Meslek: Evlenecek erkek ve kadının velilerinin iş ve meslekleri arasında bir denkliğin bulunması gerekir. [33] Ayrıca çiftler arasında boy ve güzellik gibi fiziki ölçülere de dikkat edilmesi, eşlerin anlaşabilmeleri ve birbirleriyle uyum sağlayabilmeleri açısından önemli bir husustur.

Netice olarak İslâm hukukçularının büyük çoğunluğu, nikâhın muteber olmasında kocanın kadına denk olmasının şart olduğunda müttefiktirler. Denkliğin, mutlaka dindarlık ve güzel ahlakta aranması gerektiği üzerinde görüş birliğine varmışlardır. Asrı-ı saadetteki uygulamalara bakıldığında denkliğin, en başta dindarlık ve güzel ahlâkta arandığı açıkça görülür.

Ashab-ı kiramdan Sehl b. Sa’d es-Saidi (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Resulüllah (s.a.v.)’ın huzurundan bir adam geçti. Hz. Peygamber (s.a.v.) yanında oturanlardan birine; "Şu geçen hakkında ne dersin?" buyurdu. O da:  "Eşraftan zengin biridir. Vallahi kız istese kendisine verilmesine, bir şey hakkında konuşsa, sözünün dinlenmesine çok lâyıktır." cevabını verdi. Resulüllah Efendimiz sustu. Bir müddet sonra fakirlerden biri geçti. Bu sefer Resulüllah: "Ya bunun hakkında ne dersin?" buyurdu. Yanındakiler: "Ya Resulallah: Bu Müslümanların fakirlerinden biridir. Kız istese reddedilmeye, bir şey hakkında aracı olsa, kabul olunmamaya ve konuştuğu vakit, sözü dinlenmeye lâyık değildir." Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular: "(Hayır) bu (fakir olan adam), yeryüzü dolusunca zenginden hayırlıdır."
[34]  Efendimizin hadiste dikkatimizi çektiği husus mü’min kişi bir kimsenin fakir de olsa imani yönü zayıf olan zenginden daha eftal olduğudur. 

Kızının talipleri çok olan bir kimse, Hasan-ı Basri’den sordu: “Kızımı şu kimselerden hangisine vereyim?” Hasan-ı Basri: “Kim Allah’tan daha fazla korkarsa ona ver.” Çünkü böyle bir kimse kızını severse onu ikrama gark eder. Şayet kızını sevmezse hiç değilse ona haksızlık ve kötülük yapmaz.[35]

Evlenecek erkek, güzellik ve zenginlik câzibesine kapılarak ahlâkı ve dini zayıf kadınla evlenmemelidir. Böyle evlilikler, çoğu zaman hüsranla neticelenmektedir. İşte Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, daima dindar olan kadınların tercih edilmesini tavsiye buyurmuşlardır.

Hakikatte denklik; erkeğin değil, kadının menfaatine yönelik bir haktır. Eşlerin, gönül ve görüş birliğine sâhip olmaları da zaruridir. Zira, bu yönlerden anlaşamayan eşler, mutlu bir hayat yaşayamazlar. Burada kadınların denklik mevzuunda ki, husus erkeklerden aşağı olarak değerlendirilmemelidir.

[33]    Hamdi Döndüren, Âile İlmihâli, 181-182.

[34]    Buhârî Tercümesi, c. VII, s: 178.

[35]    Begavî. Şerhu’s Sünne 9/11

Bu yazı toplam 2384 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.