Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Evlenilmesi caiz olmayan erkekler 2

Evlenilmesi caiz olmayan erkekler 2

 Çünkü “içki tüm kötülüklerin anasıdır.” İçki içen bir kimsenin her an kötü söz söylemesi, ailesine huzursuzluk vermesi ve onu da haram olan içki hizmetine zorlaması mümkündür

Bu hususta Efendimiz (s.a.v):  “Bir hanımın kocası şarap içer de hanımı da buna kendi rızâsıyla itâat ederse Allah Telalâ yıldızların sayısınca o hanıma günah yazar. Erkek Tövbe etmedikçe veya bu hanım erkekten ayrılmadıkça ibâde­ti de kabul olmaz” buyrulmaktadır. (Et-Tac Cilt 2 sayfa 284) Allah’a itaatsizlikte, hiçbir kimseye (gönüllü) itaat yoktur.

Aile ve eşler arasında ki, hakemlik çalışmalarında İslami ölçüler alınmadan verilen yanlış kararlarla karşılaşıyoruz, bu evlilik ya ayrılmayla sonlanıyor, yada çok huzursuz bir şekilde devam ediyor. İnsan bir seyahate çıksa yanındaki kişi rahatsız edici bir olduğu zaman, o yol artık bitme bilmez, bu ise ömür boyu bir yolculuk olacaktır. Yeni evlenecek olan kardeşlerime bu kutlu yolculukta, yanına oturacak olan kişinin iyi olmasına dikkat etmesini tavsiye ederim.

İbretli Hikâye

Nûh b. Sabit isimli bir zât, kızının evlilik çağı gelince iyi bir kimsenin oğluyla evlendirmek ister; fakat istediği vasıfta birini bulamaz. Bu konuyu çevresindeki dindar, ahlaklı insanlara açar, onlardan kendisine yardımcı olmalarını ister. Dostlarından biri, kendi yanında çalışan işçilerinden Mübârek isimli bir genci tavsiye eder.  O da şöyle bir düşünür, delikanlıyı kızına münasip görmez. Dostları meseleyi anlarlar, Mübarek’in iyi birisi olduğunu ve kızını vermesinin uygun olacağını söylerler. Dostlarının sözlerinden etkilenir ve kızını Mübarek’e vermeyi kabul eder. Sonra da Mübarek’i yanına çağırır, kızıyla evlenmesini ister. Mübarek bu teklif karşısında şaşırır ve “Aman efendim, ben fakir bir kimseyim, senin kızını almak benim ne haddime!” diyerek karşılık verir. Mübarek’in bu davranışını gören Nûh b. Sabit, “Ben seni damatlığa kabul ediyorum, iyi düşün ve bana cevabını ver.” der. Mübarek iyice düşündükten sonra teklifi kabul eder. 

Bir zaman sonra düğünleri olur. Düğünden yirmi gün sonra hanımıyla birlikte kayın babasına el öpmeye giderler. Kızını sevinçle ve özlemle karşılayan anne hal hatır sorar. Kız, her bakımdan iyi olduklarını; fakat “henüz zifafa girmediklerini” söyler.

Bu meseleyi öğrenen anne, kocasına durumu anlatır, o da damadından sebebini sorar. Damat şöyle cevap verir: Babacığım! Kızının dediği doğrudur, çünkü sizin yanınızda işçileriniz çalışıyor, ticaretinize yemin ve yalan katarak malınıza haram girmiş olabilir düşüncesiyle, kırk gün beraber olmamaya karar verdim. Çünkü insanın vücuduna giren haram bir lokma vücudu kırk gün sonra terk eder. Kırk gün dolunca zifaf olacağız, deyince kayın baba sevinir, durumu makul karşılar ve damadının alnından öper, onlara dua eder.

Mübârek’in bir erkek çocuğu olur, ismini de Abdullah koyarlar. Mübarek’in oğlu Abdullah, tabiin döneminden tanıdığımız o meşhur âlim, fazıl, mücahit “Abdullah ibn-i Mübarek”tir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Şükrü Başarıkan Arşivi