Nilgün Güney

Nilgün Güney

Hastalık ve kazaların yaratılışındaki sırlar

Hastalık ve kazaların yaratılışındaki sırlar

Eğer bu kişi herşeyin Allah’tan bir nimet olarak, hayırla yaratıldığını düşünmüyorsa, hemen isyankar bir tutum takınacak ve hastalığını aksilik olarak değerlendirecektir. Bu şekilde düşünülmesinin başka bir nedeni ise kader gerçeğini göz ardı etmektir. Bu kişi büyük olasılıkla hafta boyunca hatta önünündeki aylar boyunca yapacağı işlerini planlamış, hastalık, kaza, ölüm gibi olayları hesaba dahil etmemiştir. Oysa insanın hasta olması, kaza geçirmesi çok basit bir nedenle olabilmektedir. Gözle görülmeyen küçücük bir virüs vücudumuza girip, çok zor bir hastalığa sebep olabilir yada karşıdan karşıya geçerken hızla gelen arabayı farkedemeyebilir, kaza geçirebiliriz. İnsan böyle bir durumla yüz yüze geldiğinde eğer tevekkül etmez, olayların Rabbinin kontrolünde olduğunu düşünmezse olayların hikmetini görmesi mümkün değildir.

 

İnsan kaderi bildiğinde, Rabbine güvendiğinde durum değişecektir. Bir insanın hasta olmasına neden olacak bütün aracıları Allah yaratmaktadır. Yine aynı şekilde insanın başına gelen kazayı yaratan, olayların kaza geçirmesine göre düzene koyan da Allah’tır. Ve Allah hepsini bir hayırla yaratmaktadır. İnsan asla kaderini değiştiremez. Burada akılcı olan, Allah’a teslim olmak, yarattığı olayların hayrına görmeye çalışmaktır. Yalnız burada şu yanlış anlaşılmamalıdır; kişi hasta olmamak veya kazayı önlemek için tüm tedbirleri aldıktan sonra sonucu için Allah’tan razı olmalıdır. Ancak tedbirlerini alırken de, aracıları yaratanın Allah olduğunu unutmamalıdır. Allah’a gönülden bağlı olan ve her işinde O’na yönelen Hz. İbrahim’in duası tüm Müslümanlara örnektir.

 

"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur; bana yediren ve içiren O'dur; hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur; beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur." (Şuara Suresi, 78-81)

 

Ancak Müslüman hastalığı iyileşmese, kazadan sonra sakat kalsa da Rabbine güvenip dayanır. Dünya bir imtihan ortamıdır ve yaşadıkları güzel ahlak gösterdiği takdirde cenetteki konumunu belirleyecektir. Bu yüzden bir insanın dünyaya ve bedenine bağlanmasının hiçbir mantıklı yönü bulunmamaktadır.

 

Hastalıkların daha birçok hikmetleri bulunmaktadır. Örneğin hasta olan kişi acizliğinin daha çok farkına varır, sahip olduklarından ötürü büyüklenecek bir durumun olmadığını anlar. Yine hasta olan kişi sağlıklı olmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlar ve şükrünü arttırır. İnsan hastalıklarla dünyanın geçiciliğinin ve ölümün yakınlığının farkına varır. Hasta olan kişi kullukta yaptığı eksikliklerden dolayı Allah’a çokça dua eder, sağlıklı olup salih amel yapmayı gönülden ister. İman etmeyen bir kişi belki hastalıkla beraber Allah’ın gücünü daha iyi takdir edebilir ve hayatının geri kalanını İslam’ı yaşamaya adayabilir.

 

Hasta olmanın, kaza geçirmenin ve diğer insanın acizliğini hatırlatan olayların daha birçok hikmeti bulunmaktadır. Allah bu acizlikleri insanın düşünmesi ve Kendisine yönelmesi için yaratmaktadır. Rabbimiz istese acizliklerin hiç bulunmadığı bir dünya yaratabilirdi. Ancak insanın Rabbini hatırlaması ve şükrünü arttırması için Allah bu imtihanı kullarına uygun görmüştür. Mükemmel bir hayatın ve sonsuza kadar eksilmeyecek nimetlerin bulunduğu tek yer ise cennettir. Kişinin cennete layık olması içinse eğitilmesi ve eksiklikleri tatması gerekmektedir.

 

“De ki: Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir." (Ali İmran Suresi, 15)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi