İNSANLARI KÜSTÜRMEMEK LAZIM

Başarılı olabilmek ve huzuru yakalamak için “ben bilirimi” beyinlerden silerek, onun yerine” bizi” koymak gerekiyor. “Ben bilirim” düşüncesi kendini beğenmiş, istişareyi sevmeyip büyüklük kompleksi içinde olan insanlar tarafından sergilenen bir davranış şeklidir. ”Ben bilirim” düşüncesi insana egonun tatmininden başka bir kazanç sağlamaz. Bu düşüncenin temelinde insanlara güvensizlik yatar. Bu hareket tarzı; bu düşünce sahibini yalnızlığa iter, insanları rahatsız ve huzursuz ederek küstürüp insanların verimlerini düşürür. İnsanları küstürmemek lazım. Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v) istişare edip, bilgi-tecrübe ve uzmanlığa değer verirdi. Efendimiz, peygamber olmasına rağmen dünyevi işlerde dayatmacı olmamış, istişare etmiş, çoğunluğun verdiği kararları uygulamıştır. Tecrübe, bilgi ve uzmanlığa değer vermiştir. İnsanları dinlemiş, insanlara tahakküm ederek, ben peygamberim diye insanlara düşüncelerini zorla kabul ettirmemiştir. Ben Resulüm, ne diyorsam o diye dayatmıyor. Tecrübe ve birikime değer veriyor. Bu tavrın güzelliği değil midir Hendek Harbini zaferle sonuçlandıranBedir’de Harp düzeni almak üzere ordunun tepe yamacına konuşlanmasını emir buyuruyor Allah Resulü. Hz. Ömer atılıyor; “Bunu Vahiyle mi söyledin, kendi görüşünle mi”? “Kendi görüşümle” buyurunca Hz. Ömer devam ediyor. “Benim harp tecrübem var, harpte su önemlidir, Bedir kuyularının oraya konuşlanalım derim”. Allah Resulü onaylıyor ve ordu oraya konuşlanıyor. Dünyevi makamlarda bulunan insanlarda aynen peygamberimiz gibi davranarak hareket etmelidirler. Her yönetici ve her anne-baba istişareye çok önem vermelidir. Konusunda uzman olana değer vermek, hiç denenmemişe fırsat tanımak, yeniliğe açık olmak gerekir. Her konuda ve her makamda başarı,” ben” yerine” biz”düşüncesi ile hareket edilirse gelir. Böylelikle kişi hem işini kolaylaştırır, hem de insanların düşüncelerine değer vererek onure etmiş olur. Kendisine değer verilen insan karşısındakine daha çok saygı duyar ve daha çok sever. Her istediğini yaptırmaya çalışan veya korku vererek insanları sindirmeye kalkan anne-babalar ile yöneticiler hiçbir şekilde sevilmezler. Doğruları yalnızca kendilerinin bildiğini zannederek, düşüncelerini karşısındakilere kabul ettirmeye çalışan kişiler kendilerine cevap verilmesinden hoşlanmazlar. Kayıtsız, şartsız söylenilenlerin yerine getirilmesi istenir. Herhangi bir konuda söylediklerinin yanlış olduğunun anlaşılması bu kişileri son derece tedirgin eder. Böyle kimseler için önemli olan doğrunun ortaya çıkması değil, öncelikle kendi egolarının tatmin olmasıdır. Bu nedenle de haksız oldukları ortaya çıksa bile bunu kesinlikle kabul etmek istemezler. Tevazu gösterip hatalarını kabul etmek yerine, ısrarla haklı olduklarını ispat etmeye çalışırlar. Bu hareket tarzı kibir ve “ben bilirim” düşüncesinden kaynaklanan bir davranış şeklidir.Kamuda, ailede ve toplum içinde “ben bilirim” düşüncesi çalışma ve birlikte yaşama ortamını zedeler. İnsanlar ile saygı ve sevgi çerçevesinde yaşamanın yolu insanların düşüncelerini söylemelerine fırsat verilerek, onları dinlemekten geçer. Bu konuda insanın genel kültürü, mesleki bilgisi ve insanın bakışı çok önemlidir. Bilgili ve kültürlü insanlar alçak gönüllü ve mütevazı olurlar. Bu pozisyonlarından dolayı da her zaman sevilip sayılırlar insanlar tarafından. BİLGİ BÜYÜK ADAMI ALÇAK GÖNÜLLÜ YAPAR, NORMAL ADAMI ŞAŞIRTIR, KÜÇÜK ADAMI İSE KİBİRLENDİRİR!

Bu yazı toplam 1074 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum