Şükrü Başarıkan

Şükrü Başarıkan

Kadın erkek eşitliği 2

Kadın erkek eşitliği 2

     İşte atalarımız ne güzel söylemişler: “Doğruluk dost kapısıdır, kim doğru olursa o onu dost kapısına götürür.”

 Ayrıca Peygamber (s.a.v.) Efendimizin Hz. Âişe (r.anhâ)’yi çok severdi, bunun nedeni de: Bilgisi, zekâsı, düşünce yapısı, tarzı, mücadeleciliği, dürüst ve ahlâklı oluşuyla elbette örnek alınacak bir yıldızdır. Ancak Ayşe’yi diğerlerinden ayıran en önemli özellik, Peygamberimizin en yakınındaki ve en sevdiği olarak dinin öğrenilmesi ve Müslümanlara aktarılmasında verdiği soluksuz mücadelesi ve hizmetidir. Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine "Hümeyra" lâkabını vermiş ve "dininizin yarısını bu Hümeyra’dan öğreniniz" buyurmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayatı ve dini yaşayışı ile ilgili pek çok hadis O’nun sayesinde günümüze kadar ulaşabilmiştir. Öte yandan bütün Müslüman hanımlar açısından hayatı ve kişiliği bir insanın bütün halleriyle ilgili olarak alınacak örneklerle doludur:

Bu örneklerden, kadın için aklî ve dînî yönden herhangi bir eksikliğin söz konusu olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Eğer böyle olsaydı, aklî yönden eksik olan bir varlığın, herhangi bir dînî sorumluluğunun olmaması gerekirdi. Oysa kadın ve erkek her Müslüman’ın, Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak hususunda aynı derecede mükellef oldukları, âyet-i kerîmelerde açıkça belirtilmektedir. [8]

Dini sorumluluk bakımından da erkekle kadın arasında eşitlik vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de: "Mü’min olduğu hâlde, erkek ve kadından kim birtakım sâlih amellerde bulunursa cennete girerler ve onlara zerre kadar zulmedilmez"[9] âyetiyle, inanıp da iyi işler işleyen herkesin, erkek olsun kadın olsun, aynı şekilde mükâfâta kavuşacakları ve kendilerine en küçük bir haksızlığın yapılmayacağı belirtilmektedir.

Başka bir âyet-i kerîme de, "Erkek ve kadından, mü’min olarak kim iyi amel işlerse onu (dünyada) mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve (ahirette) mükâfâtlarını, elbette onlara yapmakta olduklarının mükafatlarını en güzeliyle veririz.." [10] buyurulur. Bu âyet-i kerîmede yüce Allah, kadın-erkek ayırımı yapmadan inanıp sâlih amel işleyenlere güzel bir hayat yaşatacağını müjdelemektedir.

İslâm’a göre kadın ve erkek, birbirlerinin hak yoldaki yardımcısı ve destekleyicisidirler. Birbirlerini Allah yolunda ilerlemeye teşvik ederek yaratılışlarının amacı olan dünyâ ve âhiret mutluluğunu kazanmaya çalışırlar. Kur’ân-ı Kerim’de: "Mü’min erkekler de mü’min kadınlar da birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah’a ve Resûlü’ne itâat ederler. İşte bunları, Allah rahmetiyle bağışlayacaktır. Gerçekten Allah, azîz’dir, hakîmdir."[11] buyurarak kadını hakîkî mânâda insan olma mertebesine ulaştırmıştır.

 Erkekle Kadın Arasında Sevap Müşterektir:

Eshabın büyüklerinden kadın sahâbi Hz. Esmâ (r.a.) Peygamberimizin huzuruna çıkarak şunları söyledi.

-Ya Resûlallah! anam babam sana feda olsun. Ben Müslüman kadınlarını temsilen huzurunuza geldim. Hak Teâla sizi erkek ve kadınlara Peygamber olarak göndermiştir. Biz artık sizin yolunuzdayız, size inandık, iman ettik... Biz evimizin dört duvarı arasındayız, dışarı çok az çıkabiliyoruz. Erkekler ise cuma namazı, cenaze namazı, bayram namazı kılarlar. En büyük ibadet olan cihat ederler. Biz ise bunlardan mahrumuz. Biz hep evde çocuklarımızla meşgul olur, kocalarımızın elbiselerini dikeriz, yemek yapar, evin temizliği ile uğraşır onların rahat etmesi için elimizden geleni yapmaya çalışırız. Kocalarımızın yaptığı ibadetten bize de bir hisse var mı? Yoksa biz onların kazandıkları sevaptan mahrum mu oluyoruz? dedi.

Efendimiz memnun olmuşlardı... Orada bulunan ashaba dönerek:

-Siz bu zamana kadar din hususunda bir kadının böyle konuştuğunu duydunuz mu, diye sordular...

Ashab:

-Ya Resûlallah! bizim aklımızdan bile geçmiyordu ki, bir kadın gelsin de böyle güzel şeylerden sual etsin, dediler.

Efendimiz (s.a.v), Hazreti Esmâ (r.anha.)'ya dönerek:

-Ey Esmâ! Eğer bir kadın kocasını razı ederek onun gönlünü hoş tutar, kadınlık vazifelerini yerine getirirse, işte o kadın kocasının her kazandığı sevaba ortak olur, buyurdular. Tabi ki, burada bahsi geçen erkek şuurlu Mü’min erkektir. Ayrıca Allah’a itaatsizlikte hiçbir kişiye itaat olmaz.

O büyüklerin her hali bizlere bir ikaz mahiyetini taşır. Ne mutlu o kadına ki, kocasını razı etmiş ve onun yaptığı sevaplara ortak olma bahtiyarlığına erişmiş...

 Nahl Sûresi, 16/ 97, Mâide Sûresi, 5/ 38, Nûr Sûresi, 24/ 2.

[9]     Nisâ Sûresi, 4/ 124.

[10]    Nahl Sûresi, Sûresi, 16/ 97.

[11]    Tövbe Sûresi, 9/ 71.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şükrü Başarıkan Arşivi