Cüneyt Eskil

Cüneyt Eskil

Kermenin kalorisi!

Kermenin kalorisi!

Olayları, yaşamı, yaşanmışları anlatır. O çocukluğunu sorguladığında, simgelerden ikisi babalar tarafından çocuklara pek harçlık verilmediği ve yakacak olarak “kerme” yakıldığıdır.

 

            Kermenin ne olduğuna gelince; koyunların akşamları kaldığı yerin altında bulunan tezekler toplanmaz. Hayvanlar onların üzerinde kaldıklarından dolayı sıkışır. Kürekle kaldırılır. Dışarıda birbirlerine çatılarak dikey pozisyonda kurutulur. Kuruduktan sonra kapalı yere çekilir. Kışın kırılarak sobaya doldurulur yakılır. Kerme budur. Hani bir üstat demiş “tezek bir b..ktur, kalorisi yoktur.” İşte odur kerme. Bir de şu hususu belirtmek gerekir. O dönemde Kuzineli soba Eskil ile daha samimi olmadığından saç sobalar vardı. İçine kemreyi doldurursun. Kısa sürede sıcaktan patlamaya gelir. Kapıyı açarsın. Bir süre sonra bir avuç kül.

 

            O dönemde yaylacılık halen yaygındır. Yaylada oturan bir ailenin 1947 doğumlu ve şu anda eşi ile birilikte hacda olan, evin büyük oğlu Eskil’e gelerek avluda kuruyan kemreyi evin altında bulunan depoya doldurtmak ister.

 

 Kendisi için uzun bir süreç olacak kemreyi çekme işini mahallede olan çocuklara yaptırmayı düşünür. 6-7 çocuk bulur. Aynı mahallede olan çocuklardır bunlar. Bir de el arabası vardır. İki kardeş el arabasıyla izbe adı verilen yere çekerler. Onların ücreti biraz daha fazladır. Diğer çocuklar kucaklarıyla çekerler. Yılardır görmedikleri kardeşlerine sarılır gibi kemreye kucaklayıp taşırlar. Ücretleri kişi başı 25 kuruştur.

 

Arkadaşça, yazın sıcağı altında, karga sesleri eşliğinde taşırlarken iş sahibinin aklına bir öneri gelir. Çocuklara teklif eder. O dönemde filtreli sigara hatta sarılı sigara pek yaygın değildir. Tiryakiler acı tütün, tatlı tütün arasında bir tercih yapıp, metalik tabakalarına doldurdukları tütünü, tabakanın kapağını açtıktan sonra, tabakayı her iki elin yüzük ve orta parmağı arasına sıkıştırarak, yine tabakada kapağın içine monteli mandalımsı parçanın altından bir adet sigara kâğıdı alıp, ileri- geri hareketlerle sardıktan donra, pembemsi dilini hafifçe çıkarıp, nazik bir şekilde ıslatıp, yapıştırmayla olurdu. Teklife dönecek olursak çocuklara birer sigara saracak, 5 kuruşa sayacaktı. Çocuklar artık büyümüştü. İlkokul 3-5 sınıfındaydılar. Sigara içmek cazip gelmişti. Cümbür cemaat kabul ederler.

 

            İşveren çocuklar çalışırken estetik bir şekilde yere bağdaş kurar. Tarifte belirtildiği gibi her çocuğa birer sigara sarar. Bu sırada iş biter. Su katılmamış benzinli, mıktar çakmağıyla sigaraları yakar. Artık “işçinin alın teri kurumadan ödeme” zamanıdır. Yanında o kadar bozuk yoktur. Birlikte dükkânların olduğu yere kadar giderler. Parayı bozdurup ücretleri ödeyecektir. Çalışma bedeli karşılığında kazandığı sigarayı keyifle tüttürtmektedir.

 

            İşveren parayı bozdururken, bunun elinde sigarayı gören biri “at elinden o cuvarayı” der. Bunun yanıtı “sana ne” diyerek tepki gösterir.

 

            Aradan bunca yıl geçer. İki davranışı karşılaştırır. Birincisi özveri gösterip sigara saran kişi, ikincisi emeğinin karşılığını atmasını azarlayan tavırda gösteren kişi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Cüneyt Eskil Arşivi