Kitaplar seri üretimle çoğaltılırken, teknolojinin gelişmesiyle de bir tıkla oturduğumuz yerden dünyanın her yerinden bilgiye ulaşabilmekteyiz. Kitaplarsa sadece zenginlerde ve kütüphanelerde değil artık her eve girecek kadar çoktur. Teknolojinin getirdiği kolaylıkla bilgiye kolay ulaşabilsek de, kitap her çağda önemini korumasını bilmiştir. Dokunarak okumanın verdiği haz başka hiçbir şekilde alınamamaktadır. Bilgi kalıcı olarak zihnimize alınmak istiyorsa bunu yapmak bir zorunluluktur. Kitapların içine girdiğimizde hayallerimize sınır koyabilecek bir şey yoktur. Sınırsız hayallerimizin anahtarıdır kitaplar. Zaman mefhumunun içinin doldurulmasında da yegâne unsurudur. Alışkanlık haline getirilmesiyle, yaşam tarzı haline gelen bu çalışmalar düşünce ufkunu genişletir. Bununla birlikte bireyin kendine olan güveninin artmasına vesile olacaktır. Bireyin araştırma kabiliyetini artırdığı gibi sonucunda da kültür düzeyini de yükseltir. Hep yakındığımız konuysa zaman olmamasıdır. Mazeret bulmak kolaydır ama gerçekten okuma aşkına sahip olmuşsak görürüz ki mazeretler ne kadar azalacak ve gülünç hale gelecektir. İşe ya da okula gidip gelirken harcanan zamanımızı düşününce lakırdıyla geçirilen en kıymetli anlarımızı hatırlayınca, uykuya feda edilen saatleri görünce bu söylediklerimizin haklılığı ortaya çıkacaktır. Okumak için mazeretlerini geride bırakmış bir birey; karşısında o kadar çok alternatif görecektir ki, hangisinden başlayacağını ve hangisini seçeceğini bilemeyecektir. İşte burada doğru kitap seçimini yapabilmeli ve bunun içinde tecrübeli insanlardan yararlanmalıdır. Eserlerin seçilmesi konusunda; güzelin, doğrunun ve faydalı olanın öğretileceği eserler tercih edilmelidir. Zararlı akımların tanınması ve farkında olunması için sınırların güzel çizilmesi gerekir. Bilimsel gerçeklere dayanan akla mantığa uyan, dini ve ahlaki kuralların göz önünde bulundurulduğu eserler gerçek ve kalıcı faydanın sağlanabileceği eserlerdir. Dünya gerçeklerinin kavranması ve en temel doğruların zihne yerleşmesine katkı sağlayacağı gibi davranışlarında olgunlaşmasına vesile olacaktır. Kitap okumayı alışkanlık haline getirmiş birey, anlatma ve anlama melekelerinde de gelişme sağlar. Hayal gücünün geliştirilmesiyle karşılaşılan zorluklarda çözüm yolları bulmak kolaylaşırken, hayatta daha sıkı tutunduğunu görürsünüz. Okumanın temelini oluşturan unsurlardan biride; arayıştır, her arayışsa bir buluşu doğurur. Buluşlar ise yeni arayışların kapısını aralarken doyumu olmayan bir döngünün içerisinde bulmuş olursunuz kendinizi. Bunun sonucunda elde edilen bilgiyse güçtür. Bu gücü nasıl kullanırsan o şekilde de karşılığını alırsın. Yeter ki yerinde ve gereğince kullanması bilinsin. Her gün en az 30 sayfa kitap okuyan bir insan ömrü boyunca kütüphane dolduracak kadar kitap bitirebileceğini görecektir. Goethe’nin o veciz sözünde dediği gibi “okumayı öğrenme sanatların en zorudur.” Bu zor sanatı öğrenmeyi başarmış olan insan ikinci olarak da hayata tatbik etmeyi de başardığında artık okumanın tadını almaması için önünde hiçbir engel kalmamış olur. Şimdiye kadar ifade ettiklerimizden de anlaşıldığı üzere emek sarf ederek ve mazeretler uydurmak yerine çözüm arayarak, okuma alışkanlığı kazanan birisi; hem kendi hayatın da hem de toplum içesin de başarıyı sağlayacaktır.