Nilgün Güney

Nilgün Güney

Samimiyetsiz insanın tepki verme yöntemleri

Samimiyetsiz insanın tepki verme yöntemleri

Bu şeytanın verdiği etkiden kaynaklanan bir durumdur. İslam dininde yeri olmayan bu tavır insanı daha da olumsuz bir ruh haline sürükler ve yaptığı bu protestodan karşılıkta alamaz. Yüce Allah’a tertemiz, samimi bir kalple bağlı olan müminler, Allah’ın beğeneceği en güzel tavırları göstermek için çaba gösterir, Allah’ın beğenmediği bir tutumdan şiddetle kaçınırlar. Bununla birlikte Allah’ı gereği gibi tanımayan ve Allah’a karşı samimi olmayan bir insan, nefsine uyduğu ve ince düşünme yeteneğine sahip olmadığı için böyle basit tavırlarla ilgi çekmeye çalışır, bulundukları çevreye rahatsızlık verirler.

Tepkisini, şeytanın etkisiyle cansız, ilgisiz bir karaktere bürünerek göstermeye çalışan insanlar, aslen çok canlı, çevresindeki insanlara etkili düşünceler sunan ve güzel sohbetler eden bir insan olabilir. Ancak şeytanın etkisinin altına girdiği zaman bu insan Allah’tan korkması gerektiğini ve ahireti tamamen unutup, nefsinin isteklerinin peşinden gider. Anlamsız, boş boş bakan, Allah’ın sunduğu güzelliklerden zevk almayan ve sürekli olumsuzluk aşılayan bir karaktere bürünürler.

Aslında çok canlı bir karaktere sahip olan bir insanın tepki göstermek adına, saatlerce belki de günlerce olduğunun tam tersi anlamsız bir karaktere bürünmesi kendisi için de çok güç bir olaydır. Böyle olumsuz bir ruh haline girerek insanların, ilgisini çekmeye ve tepkisini bu yolla onlara göstermeye çalışmak, şeytanın kalplere fısıldadığı süslü ve aldatıcı bir oyundur.


Şeytanın etkisinde hareket eden insanlar, sevmekten ve sevilmekten uzak bir yaşam sürerler. Olumsuz bir ruh haline giren bir insan etrafındaki nimetlerden zevk alamaz, Allah sevgisinden uzak olduğu için Allah için sevmekten de uzak kalır. Aynı zamanda kişinin bu samimiyetsiz ve gereksiz tutumunu gören insanlar onu sevmezler, yapmacık bir karaktere sahip olduğunu görürler.

Kibirli, kendini beğenmiş şekilde olumsuz bir tutum sergileyen insanlar, etrafındaki insanlara güzel söz söylemekten ve iltifat etmekten de şiddetle kaçınırlar. Etrafındaki insanlarla güzel bir sohbet içine girmek ve birini güzel ahlakından dolayı övmek nefislerine çok ağır gelmektedir. Yüce Allah kibirli insanların bu durumunu şöyle bildirmiştir: “... Nefisler ise ‘kıskançlığa ve bencil tutkulara’ hazır (elverişli) kılınmıştır...” (Nisa Suresi, 128)  Böyle basit karakterdeki bir insanın aksine mümin, etrafında gördüğü her güzellikten zevk alır, güzel ahlakını gördüğü her insanı över ve örnek gösterir. Allah’ın tecellilerini gören basiret sahibi bir mümin ile cansız ve donuk ruh haline sahip kişiler birbirinden kesin olarak ayrılırlar.

 

İlgi çekebilmek ve tepki gösterebilmek için basit bir karaktere giren insanların bir özellikleri de herkesin güldüğü bir yerde somurtmak, kimsenin gülmediği bir yerde ise abartılı bir şekilde kahkaha atmaktır. Örneğin, gayet neşeli eğlenceli bir ortamda, ciddi bir halde bir köşede oturur ve adeta  insanların ona “Sen ne den eğlenmiyorsun?’’ diye sormalarını bekler. Şeytanın insanın komik bir hale düşürmeye çalıştığı bu tavırlar son derece yanlış ve sakınılması gereken davranışlardır. Bu karakterin insana getirdiği ruh haliyle insanın, tembel uyuşuk, sürekli uyuyan bir yapıya sahip olmasına neden olur. Yürüyüşlerinden, oturup kalkmalarına şevksiz ve neşesiz oldukları anlaşılan bu insanlar aynı zamanda dalgın bir yapıya da sahip olurlar.

Fakat samimi olarak bu durumdan kurtulmak isteyen ve çaba gösteren bir kişi, şeytanın kendisine fısıldadığı bu yanlış tavırlardan kurtulabilir. Kişi, Allah’a karşı samimiyetle teslim olduğu takdirde, Allah’ın yardımı ve desteğiyle üzerindeki şeytanın etkisi kalkacak ve basit tavırlardan uzak güzel bir ahlaka sahip olacaktır.

Aslında neşeli, arkadaşları ile sohbet etmekten hoşlanan, etrafındaki güzelliklerden zevk alan bir karaktere sahip olan bir kişinin yalnızca tepki göstermek için böyle bir karaktere bürünmesi en çok kendisine zarar veren bir durumdur. Bu kişi ilk olarak şeytanın etkisinde olması nedeniyle vicdanî olarak müthiş bir azap içinde olur. Bununla birlikte içinden geldiği gibi doğal bir yaşantısı olmaz, içinden geldiği gibi gülemez, konuşamaz, hareket edemez, olduğundan başka bir tavır göstermenin gerektirdiği dikkat onun için zor bir durumdur, olayları sürekli olumsuz olarak değerlendirir, Yüce Allah’ın yaratma sanatından habersiz ve güzelliklerden zevk  almayan bir karaktere sahip olur, kısacası manevi olarak çok ciddi bir sıkıntı içine girer.

Yüce Allah insanın bu durumunu şöyle bildirmiştir: “… Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler.” (Al-i İmran Suresi, 117)

Kesin çözüm, samimiyettir. İnsan, şeytanın bu etkisinden ancak samimi olarak kurtulabilir ve güzel bir ahlaka sahip olabilir. Samimi olarak düşünen her insanın gereksiz ve son derece anlamsız bulacağı cansız, soğuk bir karakter içine girmek insanın nefsine uyması ve şeytanın sinsi fısıltılarını dinlemesi ile meydana gelir. Şeytan, insanın en büyük düşmanıdır. Bu nedenle onun vesveselerine karşı dikkatli olmalı ve Allah’ın beğeneceği bir karakter göstermek için elimizden geleni yapmalıyız. Ancak bu şekilde vicdanımız rahat, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürebiliriz.  Kötü ahlakın verdiği vicdani sıkıntı ve yaptığı ciddi baskı bir insanın uzun süre dayanabileceği bir durum değildir. İnsan, kötü bir ruh haline girdiğini anladığı anda bu tutumdan vazgeçmeli ve Allah’a sığınmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi