Erdoğan Kaya

Erdoğan Kaya

Somuncuoğlundan çakar’a sert cevap

Somuncuoğlundan çakar’a sert cevap

         O sırada bir başka hemşerimiz Eski Bakan ve Milletvekilimiz Sayın Sadi Somuncuoğlu ile ilgili Cumhurbaşkanlığı adaylığına müracaatta yaşanan olaylarla ilgili sorulan sorularda Somuncuoğlunu suçlamış ve Meclise gelmemeliydi diye detaylı bir açıklama yapmıştı. Bende köşemde bu konuya yer vermiştim.

        Gazetedeki bu yazımı okuyan Sayın Sadi Somuncuoğlu şahsıma bir açıklama göndererek Sayın Çakarın açıklamaların doğru olmadığını ve yanlış bilgilerle dolu olduğunu söylemiştir. Bende şeffaf gazetecilik anlayışım gereği nasıl Çakar’ın açıklamalarına yer verdi isem Sayın Somuncuoğlu tarafından şahsıma gönderilen cevabı da yayınlamak durumundayım. Yorum sizlerin.

        “ Merhaba değerli hemşerim Erdoğan Kaya 10 Temmuz 2012 tarihli Yeni Aksaray Gazetesindeki yazınızı okudum. Ahmet çakarın şahsımla ilgili açıklamalarına yer verildiğini gördüm. Bu nedenle aşağıdaki zaruri açıklamayı yapma gereği duydum. Bilgilerinize ve ilgilerinize sunuyorum saygılarımla.

       Aksaray’a giden eski MHP Milletvekili Ahmet Çakar, cumhurbaşkanlığına adaylığımla ilgili olarak asılsız beyanlarda bulunmuştur. Geçmişte meydana gelen olayların tartışılmasını arzu etmem. Ancak, vicdanıma, tarihe ve kamuoyuna karşı taşıdığım sorumluluğun gereği olarak, yanlışların doğrusunu söylemeyi bir mecburiyet sayarım.

      Çakar diyor ki; "Müracaatını yapmış olmasına rağmen oraya gelmiş, oraya gelmemesi gerekiyordu. Ben yakinen kendisini takip ettim. Genel Merkez'den yanına bindim, Meclis'e kadar beraber aynı araçta geldim.”

      Tamamı yanlış olan bu iddiaların doğruları şöyledir:

       Genel Başkanla görüştükten sonra, saat 23.00 civarında, makam arabamla Meclis’e hareket ettiğimizde, yanımda kimse yoktu. Bu bir.

       Meclisin şeref kapısına geldiğimizde, saat 23.10 suları idi, büyük bir kalabalığın yolumuzu kestiğini, kameraların ışıkları altında bir kargaşanın yaşandığını görerek durduk. Bu sırada arabaya, MHP Genel Başkan Yardımcılarının biri biniyor, biri iniyordu. Bana ya adaylıktan vazgeç yahut da Parti’den ve Bakanlıktan istifa et baskısı yapıyorlardı. Onlardan biri de Ahmet Çakar idi. Yani engelleyicilerden olan Çakar, makam arabama Parti’de değil, Mecliste binenlerdendi. Bu da iki.

        Kendilerine; “Bu şekilde konuşmaya hakkınız yoktur. Anayasamıza göre, adaylık konusu milletvekilinin şahsına ait bir haktır. Sizin izninize tabi değildir” cevabını verdiğim kişilerden biri de, yine Ahmet Çakar’dı. Bu da üç.

         Bu fiziki engelleme karşısında, dilekçemi ön kapıdan veremeyeceğim anlayınca, arabama binerek oradan uzaklaşıp, Meclise arka kapıdan, yani Güvenlik Caddesi kapısından girmek suretiyle adaylık müracaatını yaptım. Teslim alındığına dair bir nüshası tarafıma verilen dilekçemin üzerinde, Meclisin iki görevli memurunun imzası ile tarih 25.04.2000 ve saat 23.25 kaydı düşülmüştü. Bu da dört.

        Dilekçemin tarih ve saati böyle olunca, “önceden müracaat ettiğim halde, Meclise tekrar geldiğim” iddiası bir iftira olmuyor mu? Esasen böyle bir davranışı ahlaki zaaf sayarım. Bazıları için normal olabilir, ama benim hayat felsefemde yeri yoktur.  Bu da beş.

      Aynı konuşmasında Çakar, “Abi lütfen buraya gelme, çünkü burada basın var. Sizin müracaat yapmanız istenmiyor” şeklindeki beyanıyla, henüz müracaatın yapılmadığını, farkında olmadan itiraf etmiş olmuyor mu? Bu da altı.

          Gerçekler bu kadar açık ve nettir. Aslında insanlık vicdanını sızlatan utanç verici saldırıları ve dahasını, Türk Milleti televizyonlardan canlı yayın olarak seyretti. Bu bakımdan herhangi bir açıklamaya ihtiyaç yok denebilir. Ama yaşı müsait olmayan gençler ve unutanlar için gerekli görülmüştür.

Aksaraylı hemşerilerime ve değerli kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdoğan Kaya Arşivi