Alışkanlık perdesi

Örneğin güzel manzarası olan bir eve taşınan kişi, ilk başta bu güzel manzaranın içinde bir eve sahip olabilmenin heyecanını ve sevincini yaşarken, zamanla bu hisleri zayıflayacak, hatta zaman zaman varlığını unutacak duruma gelecektir. Yine doktor adayları staj sırasında ölü bir insanı (kadavrayı) ilk gördükleri zaman bundan çok etkilenirler. Ölen kişinin vücudunun hızla çürümesi, içinden çok kötü bir kokunun çıkması, hayattayken çok güzel görünen derisine dokunmak istemeyişi üzerinde düşündüğü konulardandır. Fakat birkaç kadavra daha gördükten sonra yada birçok hastası öldükten sonra bu konu da bu kişiler için alışılmış olacaktır.

Her insanın yaşadığı olaylar ile ilgili alışkanlıkları vardır. Örneğin çok zor şartlarda hayatını sürdüren bir kişiye, aniden rahat bir hayat sunulsa, sahip olduğu her şeyin kendisi için büyük bir lütuf olduğunu kavrar. Yatmış olduğu yatağın rahatlığı, evinin konforlu olması, canının çektiği her şeyi alıp yiyebilmesi, kışın soğuğundan koruyan elbiselere sahip olması, ulaşımı kolaylaştıran bir arabaya sahip olması ve daha nicesi o kişi için büyük nimetlerdir. Fakat doğduğu zamandan beri aynı konfor ve rahatlığı yaşayan biri bu güzelliklerin farkına yeterince varamaz. Bu güzellikleri takdir etmesi, düşünmediği sürece olanaksızdır.

Sahip olduğu nimetlerin farkında olan ve alışkanlık perdesinden sıyrılmak için sürekli şükür içinde olan kişi, ister doğduğu andan itibaren bu güzelliklere sahip olsun, isterse sonradan, her daim sahip olduklarının farkında olabilecektir. Akıl sahibi olan kişi, her bir güzelliği kendisine Yüce Allah’ın yarattığını, isterse bu güzelliklerin tamamını kendinden alacağını bilir.

De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin." (Ali İmran Suresi, 26)

İnsanın sahip olduğu nimetlerin farkında olabilmesi için bilmesi gereken diğer bir husus da, onları Allah’ın birer tecellisi olarak görmesidir. Sahip olduğu nimetleri Rabbinin bir tecellisi olarak gören kişi, bu nimetlerden haz almasını da bilecektir. Aksi taktirde sahip olduklarına sadece maddeci gözle bakanın nimetlerden hakkı ile haz alması mümkün değildir.

Allah her olayı bir hikmet üzere var etmiştir. Ölüm, doğal afetler, fakirlik yada zenginlik, güzellik yada kusurlar Allah’ın kullarını imtihan etmek için yarattığı olaylardır. Bunlara alışkanlık perdesinden sıyrılıp derin bir tefekkür ile bakan insanlar, güzellikler karşısında şımarmayan, olumsuzluklar karşısında da isyankar olmayan olgun bir ruh haline sahip olabileceklerdir. Alışkanlık perdesinden kurtulmak her şeyden önce insanın her şeyi iman gözü ile değerlendirmesine vesile olacaktır. Allah, vicdanını kullanmayan ve nimetlere alışkanlık gözü ile bakan insanların durumunu bir ayetinde şöyle haber vermiştir:

göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. (Yusuf Suresi, 105)

Dünya için yaratılan tüm güzellikler ve olumsuzluklar aslında insanın alışkanlıklarından kurtulup ahiret hayatını düşünebilmesi için yaratılmış vesilelerdir. Örneğin insanın önce sağlıklı olup, sonra bir neden dolayı hastalanması, ne kadar aciz yaratıldığını düşünmesi içindir. Yine insanın önce büyük bir mülk sahibi iken bir nedenden dolayı fakir kalması mülkün sahibinin Allah olduğunu anlamasına bir vesiledir. Bu yüzden Rabbimiz’in Kendi varlığını ve ahretin gerçekliğini düşünmemiz için yarattığı bu işaretleri iyi takip edip, Yaratıcımıza yönelmek aklı başında, vicdanlı insanın yapması gereken farzdır.

Bu yazı toplam 1897 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.