Deprem felaketi

Kıymetli dostlar 6.2.2023 günü deprem üssü Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan’da biri 7,7 diğeri 7,6 şiddetinde çiğerlerimizi yakan, ülkemizi acılara boğan, 13.5 milyon insanımızın yaşadığı bölgede bir çok insanımızı evsiz barksız bırakan, binlerce insanımızın ölmesine ve yaralanmasına sebep olan, elim iki büyük deprem yaşadık.  Depremden en fazla etkilenen 10 il: Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay,  Osmaniye, Adana’dır. Deprem bu illerin dışında da hissedildi, ancak;  depremin hissedildiği birçok yörede yıkıcı etkisi olmadı. Ülkemiz kuzey, güney, doğu, batı dört bir tarafı fay hatları ile çevrili olması nedeniyle, deprem kuşağı üzerindedir. Deprem haritasına göre, sadece; Karaman ili bölgesi 5.  derece deprem kuşağında, yani ülkemizin her tarafı az veya çok deprem kuşağı içerisindedir. Özellikle iç Anadolu bölgesi çoğunluğu 4. derece de  deprem kuşağında olması nedeniyle, daha güvenli bölge durumundadır. Bu durum dikkate alınarak, ülkenin stratejik önemli sanayi, ağır sanayi ve  diğer  önemli yatırımlarının bu bölgede konuşlandırılması hayati önem arz etmektedir. Ülke sanayisinin deprem kuşağı üzerinde olan marmara ve ege bölgesinde yoğunlaştırılması önemli bir riski beraberinde getirmektedir. Sanayimizin geliştiği bölgeler düşman unsurları tarafından kolayca ulaşılacak mesafede olmaları da başka bir  risk oluşturmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Karabük’te kurulan demir çelik fabrikası üzerinde bulunan hava boşluğu nedeniyle bombalanma riski olamayacağı gerekçesi ile orada kurulmuştur. İnsanlık tarihi barış kadar savaşı da yaşayarak görmüş, öğrenmiştir. Bu yaşanan felaketlerden  ders almak önemlidir.  Ancak; ülkemizde maalesef ders alınmamıştır.  Ülkemizde tarıma elverişli bölgelerde sanayi, sanayiye elverişli bölgelerde tarıma müsait olmayan veya az elverişli olan araziler de  tarım yapılmaktadır. Deprem kuşağı üzerinde sanayi şehirleri mega kentler kurulmuştur. Bu yanlış olguyu düzeltmek için yatırımların yapılacağı alanların tez elden yeniden belirlenmesi gerekir. Sanayi alanlarının yurt geneline ve özellikle güvenli bölgede yoğunlaşması için teşvik mevzuatına kadar bu konuda  ayrıntılı plan proğram yapılması gerekmektedir.
    Kıymetli dostlar imar düzenlemesi genelde belediyelerin yetkisinde olmakla beraber, valiliklerin, bakanlığın ve özelleştirme idaresinin de düzenleme yetkisi bulunmaktadır.
    3194 sayılı yasa imar yasasının 8. Maddesine göre, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir. İmar planları alenidir.  Ayrıca aynı kanunun 9. Maddesinde İmar planlarında Bakanlığın yetkisi yer almaktadır. Bu maddede bakanlık yetkisi kadar özelleştirme işlemleri için özelleştirme yüksek kurulunun da imar planı yapma yetkisi bulunmaktadır.  Görüleceği üzere imar planı yapma yetkisi hem 3194 sayılı yasa ile hem de 3030 sayılı yasa ile değişik mercilere dağıtılmıştır. Ancak, asıl yetki günümüzde belediyelerdedir. 1980 yıllardan önce imar planı yetkisi bakanlıkta iken, işlem tek elden görülürken; uygulamada yaşanan gecikme vs nedenlerle yetki belediyelere devredilmiştir. Ancak; bakanlığa gönderilen imar planlarının da orada gözden geçirilerek hatalar ve usulsüzlükler varsa düzeltilmesi gerekir.  Depremde yıkılan binalar nedeniyle; inşaatı yapan müteahhitler; projeye uygunsuz yaptığı inşaatlar kadar, projeye uygun yapılmasına rağmen, yıkılan binalar nedeniyle de sorgulanırken; bölgenin konumuna uygun olmayan nitelikte hazırlanan imar planlarının yapılmasından uygulanmasından kaynaklanan yıkılmalar varsa, bunları yapan ve onaylayanların da sorguya suale tabi olması gerekir. Sorgu sadece inşaatı yapanda ve denetleyende kalmamalıdır. Hatalı yapılan imar planlarından; planı yapanlarla  birlikte,  onaylayanlarında hukuki ve cezai sorumluluğa  tabi tutulması lazım. Belediyelerin imar komisyonlarında bulunacak kişilerin mimar, mühendis, hukukçu  gibi ehliyetli kişilerden olması gerekir. Örneğin: ilkokul mezunu biri encümen üyesi oldu diye imar komisyonunda yetkilendirilmemelidir.
     Bir inşaat işlemi yapılırken; belediyenin hazırladığı ve uygulattığı imar planına göre önce inşaat yapılacak arsanın  jeoloji mühendisleri tarafından  zemin etüdü yapılması, zemin etüdü ve imar mevzuatına göre inşaat mimari  projesi hazırlanması, inşaat mühendisi tarafından inşaat projesi, makine ve elektrik mühendisleri tarafından da su tesisatı, kalorifer tesisatı ve elektrik tesisatı vb projeler hazırlanması gerekmektedir. İnşaatın her safhasında yapı denetim firmaları inşaatı denetlemekte, kullanılan betonlardan numune almakta, kullanılan demir ebatlarının projeye uygunluğu denetlenmektedir. İnşaatın her safhasını yapı denetim firmaları kontrol etmek durumundadır. Mikserle getirilerek  atılan  her  hazır betondan mutlaka numune alınarak kontrol edilmelidir. İnşaatta oluşan hata ve kusurların sebepleri öncelikle araştırılarak bunun tespitinden sonra kusurluların kusurla illiyet bağı kurularak hukuki ve cezai sorumluluğuna gidilmesi gerekir. Burada kusur bazen bunlardan birinden bazen de bir kaçından kaynaklanan müşterek kusur olabilir. Depremde yıkılan  binalarda; müteahhit, projeyi yapan mühendisler ve yapı denetim firmasının, alınan numuneleri kontrol ederek rapor veren laboratuvar yetkililerinin de her halükarda işlemlerinin irdelenerek değerlendirilmesi gerekir. Örneğin inşaatça kullanılan betona uygunluk raporu  veren laboratuvar  raporuna göre yapı denetim firması uygunluk vermişse ve yıkılan binadan alınan yeni numuneler uygun değilse, hem önceki raporu veren laboratuvar ile yapı denetim firmasının ve hazır beton firmasının hangisinin kusurlu olduğu hususunu hiçbir tereddüde mahal vermeyecek şekilde  açıkça belirlenmesi gerekir. Bu şekilde inşaatta yıkıma sebep olan hususların bariz bir şekilde tespitinden sonra her kademedeki kusurluların sorumluluğuna gidilmesi durumunda hakkaniyet yerini bulacak ve bundan sonra yapılacak inşaatlarda da teknik realiteye uygun iş ve işlemler yapılması sağlanacaktır. Depremde aynı felaketleri yaşamamak için inşaatı yapacak kişilerde mesleki nitelikli kişilerden olması mecburiyeti aranması yanında, yapılan inşaatın projeye uygunluğunun mutlak surette düzgün bir şekilde kontrol edilmesi mekanizması kurulması zarureti ortaya çıkmaktadır. Depremlerdeki hasarın ve can kaybının bu kadar çok olması işini teknik özelliklerine uygun yapmayan insan hırs ve ihtirasından kaynaklanmaktadır. Bu kadar acıya rağmen, yapılanlar yapanın yanına kar kalırsa; bizler aynı acıyı çok daha yaşamak durumunda kalırız. Depremin yarattığı ders çok büyük acı ve ekonomik zarar olarak tekerrür etmeye devam edecektir. Allah ülkemizi ve insanımızı esirgesin.

Bu yazı toplam 902 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.