Nilgün Güney

Nilgün Güney

DERİN BİR ALLAH KORKUSU

DERİN BİR ALLAH KORKUSU

Kuran’da cehennem hakkında haber verilen bilgiler ise Müslüman’ın Allah korkusunun güçlendirmesine vesile olur. Müslüman Allah korkusunu güçlendirmediği taktirde şeytanının vesveselerine çok kolay kapılır. Bu konuya Kuran’da haber verilen örneklerden biri de Hz. Adem’in cennetten çıkarılmasıdır.

Rabbimiz cennet hayatında dünyaya ait hiçbir eksikliği yaratmamıştır. Bu yüzden Hz. Adem cennetteyken herhangi bir zorlukla muhatap olmamıştır. Buna bağlı olarak da sabretmesi gereken hiçbir konusu olmamıştır. Hz. Adem, cennette şeytanı da tanımadığından tek bir vesveseden ötürü yenilgiye uğramıştır. (Bu tür hikmet içeren peygamber hatalarına ise zelle denmektedir) Ancak Hz. Adem dünyaya gönderildikten sonra imtihanla ve eksikliklerle muhatap olmuş, cehennemin nasıl bir yer olduğunu öğrenmiş ve hatalarından dolayı tevbe etmiştir. Hz. Adem Allah’a olan korkusunu güçlendirdiğinden, şeytana karşı daha dikkatli olmuştur. Bir ayette Allah korkusunun doğruyu yanlıştan ayırmaya bir vesile olduğu şöyle haber verilmiştir:

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)

Allah korkusu eksikliğinin yol açtığı bir ahlak özelliği de haset ve büyüklenmedir. Bu ahlak özelliklerinin temelinde insanın kendisine ilahlık gücü vermesi vardır. Büyüklenme, şeytanın en bilinen özelliğidir. Şeytanın Hz. Adem’e secde etmemesinin altında yatan ana neden de budur.

Her insanın fıtratında büyüklenme duygusu vardır. Ancak samimi inananlar, Allah rızası için bu ahlak özelliğini kendi içlerinde yenmeye çalışırlar. Kıskançlık yapabilecekleri bir olayla karşılaştıklarında hemen güzel ahlak göstermeye çalışırlar. Müslüman, her şeyin yaratıcısının Allah olduğunu ve tüm bunların kontrolünün de O’nda olduğunu bilir. Müslümanlar, Allah’ın her şeyi bir hayır ve hikmetle yarattığını bildiklerinden, başka insanlarda olan nimetleri kıskanmaz, kendilerinde olanlardan ötürü de büyüklenmezler. Hepsini Allah’ın imtihan için verdini veya aldığını bilirler.

Yoksa onlar, Allah'ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar?... (Nisa Suresi, 54)

Güçlü bir Allah korkusuna sahip olmayan insanlar, malından verme konusunda da oldukça cimridirler. (Necm Suresi, 33-34) Malının küçük bir kısmını gösteriş olsun diye veya iyi bir insan olarak bilinmek için verenler, Kuran’daki infak anlayışından habersizdirler. Cimrilik yapan insanlar, aslında zaten Allah’a ait olan nimetleri kendilerinin sanıp saklamaktadırlar. Allah’tan ve cehennem azabından korkan bir insanın ise cimrilik gibi basit bir ahlaka tenezzül etmesi mümkün değildir. Müslüman, mülkün en büyüğünü ve sonsuz olanını cennette uman kişidir. Rabbimiz infakın nasıl olması gerektiğini bir ayetinde şöyle haber vermiştir:

“... Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “İhtiyaçtan artakalanı.” Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz.” (Bakara Suresi, 219)

Allah korkusuna sahip olan müminler, O’nun rızasını kaybetmemek ve cehennem azabı ile karşılık görmemek için ahlaklarını daha da güzelleştirmeye çalışırlar. Ancak bazı insanların bildiğinin aksine bu korku, insanı kasan, zora sokan bir ruh hali değildir. Allah korkusu insanı açan, ferahlatan, gerçekleri görmesine vesile olan bir ruh halidir. Bu yüzden Allah korkusuna sahip olan insanlar, çok güçlü fedakarlık, merhamet, sevgi, alçakgönüllülük gibi ahlak özelliklerine sahiptirler. Bu ahlak özellikleri ise müminleri Allah’ın rızasına ve O’nun sonsuz güzelliklerle bezemiş olduğu cennette kavuşturacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi