Hangi Üniversiteyi tercih etmeli?

 Sadece sokaklar mı? Elinize aldığınız her gazetenin birkaç sayfası direkt veya dolaylı Üniversite reklamlarıyla dolu. Sadece daha çok reklam almak için “eğitim eki” çıkartan gazeteler bile var. Amaç, sadece en zeki ve en çok puan alan öğrencileri tavlamak değil, en paralı öğrencilerinde dikkatini çekmek…

Özel Üniversitelerin, öğrenci avlama yarışında kullandığı birçok taktikten birisidir reklam bombardımanı yapmak. Kimisi kampusunun güzelliğini öne çıkartırken, kimleri de derslere giren hocalarının isimlerini ön plana çıkartıyor.

Üniversiteye hazırlanan öğrencilerle çalıştığım yıllarda, “Hangi Üniversiteyi tavsiye edersiniz hocam?” sorusuyla çok karşılaştım. Öğrencilerime verdiğim cevabı özetlemeye çalışacağım.

Hangi Üniversite daha iyi?

Bu soruya cevap vermeden önce, eğitimin kalitesi hakkında ki düşüncemi paylaşmak istiyorum. Üniversite eğitimi dahil, Türkiye’de eğitim sistemimiz hep eleştirilir. Birçok sıkıntısı olduğu gerçeğini, hiç kimse inkar etmez. Eğitim sistemiyle ilgili birçok problemimiz halledilmiş olsa bile, iki olaya bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece sorunlarımızın azalacağına inanmıyorum.

Bunlardan birincisi, Eğitimi tanımlamamızdır. Eğitimi, diploma almak zannetmek gibi, çok vahim bir hata yapıyoruz. “Eğitim diploma almak değil, kendini yetiştirmektir” gerçeğini zihinlere kazımaya mecburuz.

Ayrıca “eğitim, insana verilen bir şey midir, insanın alması gereken bir şey mi?” sorusunun cevabını da önemsiyorum. Özellikle Üniversite eğitimi için rahatlıkla “Eğitim alınması gereken bir süreçtir” cevabını veririm. Üniversite öğrencileri, derste dinledikleri ve sınav haftaları yoğun ders çalışma dışında ki zamanlarını boş geçiriyorsalar, eğitim “almayı” bilmiyorlar demektir. Ders dışında ki zamanlarının çoğunu eğlenerek, hayatını yaşayarak(!), arkadaşlarıyla takılarak geçiren bir öğrencinin eğitim sisteminden şikayetçi olmaya hakkı yoktur.

Üniversite ortamını eğlenmek için değil, kendini eğitmek için her fırsatı değerlendiren bir öğrenci için, hem üniversite yönetimi hem devlet, her türlü imkan sunmaktadır.

İkincisi de, Diplomadan beklentiyi abartmamak gerekiyor. Şayet diplomanın hangi Üniversiteden alındığı önemli ve yeterli olsaydı, en iyi öğrenciler, en pahalı ve en meşhur Üniversitelerden mezun olanlar olurdu. Diploma bir plakadır. Arabanın motorunu ihmal eder, kaliteli bir plaka takarsanız komik duruma düşersiniz.

Boğaziçi mi Hakkari mi?

İki öğrenci düşünün… Bunlardan birisi Boğaziçi Üniversitesinde okuyor diğeri Hakkari’de veya Van’da. Boğaziçi Üniversitesinde okuyan genç, diploması ve okulunda ki eğitime o kadar güveniyor ki, dersleri dışında hiçbir şey ile ilgilenmiyor. Güneydoğu’da bir Üniversite okuyan genç ise, hem okulunda ki derslerle ilgileniyor hem de kendini daha iyi geliştirmek için sürekli okuyor. Boğaziçi Üniversitesinde okuyan öğrenci ders dışı zamanlarını okul kantininde geçirirken, Hakkari de okuyan öğrenci boş zamanlarını Kütüphanede değerlendiriyor.

Her fırsatı, kendini geliştirmek için kullanan öğrenci, diplomasına güvenerek zaman geçiren bir öğrenciden daha başarılı olur.

Mimar Sinan Üniversitesinden diploma alarak Mimar Sinan olunamayacağını anlayan öğrenci, Hakkari’den bile diploma alsa kendini geliştirerek büyük başarılar elde eder.

Hayattan örnekler

Hadi benim yazdıklarıma inanmadınız diyelim. Herkes yanılsa bile, hayat asla yanılmaz. İşte size hayatın içinden örnekler. Hem de en meşhur örnekler.

Veterinerlik eğitimi alan Mehmet Akif ERSOY, kendini yetiştirmeye devam etmeyip, Üniversiteden aldığı diplomayla hayata devam etseydi, İstiklal Marşı Şairi olarak akıllarda kalmayacaktı.

Fransız Dili Edebiyatı mezunu İsmet ÖZEL, kendini yetiştirmeye devam etmeyip, Üniversiteden aldığı diplomayla hayata devam etseydi, sadece öğrencileri tarafından yarım yamalak hatırlanan bir Fransızca öğretmeni olarak kalacaktı.

İlahiyat Fakültesi mezunu Fehmi KORU, kendini yetiştirmeye devam etmeyip, Üniversiteden aldığı diplomayla hayata devam etseydi, Türkiye’nin en çok okunan en donanımlı gazetecilerinden birisi olmayıp, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni veya Emekli Müftü olarak bilinecekti.

Mehmet Akif ERSOY, İsmet ÖZEL, Fehmi KORU gibi isimlerin, Üniversiteden sınıf arkadaşlarını hatırlayan var mı? Marifet diploma veya Üniversitede olsaydı, hepsi benzer başarılar elde ederdi.

Hangi Üniversiteden mezun olduğunuz değil, sizin gayretinizi ve çabanızdır önemli olan. Hem öyle bir gayret ve çaba ki, diplomasını sadece Azrail verecek.

Kendini yetiştirmeyen, geliştirmeyen öğrenci için diplomanın markası, merkebin sırtındaki semerden farksızdır.

Bu yazı toplam 1741 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.