Her çocuktan aynı başarıyı beklemek…
Nedense bütün anne babalar, evlatlarının okul hayatında çok parlak öğrenci olmasını ister. Teşekkür almışsa, takdir için çalışmalı. Sınıfı geçmişse, Anadolu veya Fen Lisesini kazanmalı. Liseden sonra mutlaka iyi bir Üniversite kazanmalı.
Sanki annelik babalık, çocuklara ‘iyi bir üniversiteden diploma aldırma sorumluluğuymuş’ gibi davranıyorlar çocuklarına. Anne babaların bu yamuk bakış açısı yüzünden kopan aile içi iletişim bağları, birçok kopuşun kapısını aralıyor maalesef.
Her çocuk, her öğrenci, her genç teşekkür / takdir belgesi alamaz. Hatta almamalı. Her genç Üniversite sınavlarında başarılı olamaz. Bu yaratılışa bile aykırıdır. İşte anne babaların kabullenmekte en çok zorlandıkları gerçek budur maalesef.
Her tohum aynı meyveyi vermez.
Dünya’da üç tür canlı vardır. Bitkiler, hayvanlar ve insanlar… Her canlı türünün, kendine has özellikleri vardır. Her bitkinin tohumu farklı, her hayvanın özellikleri kendi ihtiyacına özel, her insanda parmak izleri kadar birbirinden farklıdır.
Her bitki tohumu aynı meyveyi vermez. Toprak aynı, hava şartları aynı, sulanma miktarı aynı olmasına rağmen, meyve farklı olur. Her tohum sadece kendi özünde olan meyveyi verir.
Bütün hayvanlar aynı tür canlılar olsalar da aynı özelliklere sahip değildir. Kimi hayvanlar kanatlıdır, uçmak için yaratılmıştır. Kimilerinin bacakları vardır, koşmak için yaratılmıştır. Kimilerinde ne kanat ne de bacak vardır, sadece sürünerek ilerleyebilirler. Tüm hayvanlar, yaratılışta kendilerine verilen özellikleri, en iyi şekilde kullanarak hayatlarını devam ettirirler.
Dünyada ki bütün aslanlar evlatlarına ceylan yakalamayı, ceylan avlamayı öğretirler. Dünyada ki bütün ceylanlar da evlatlarına aslandan kaçmayı, aslanın pençelerinden kurtulmayı öğretirler. Ceylandan aslan, aslandan ceylan olmayacağını anneleri bilir.
Bu doğal dengeyi bozan sadece insandır. Maalesef, bu doğal dengeyi bozma konusunda en büyük hataları anne ve babalar iyi niyetle yapmaktadır. Cehalet dedikleri şey budur işte.
Okul hayatı çocuklar için elbette önemlidir. Temel bilgiler olan, okuma – yazma, dört işlem, sosyalleşme gibi alanlarda elbette çocuklara eğitilmeli. Ancak bu temelden sonra, olmazsa olmazlarımızı gözden geçirmeye mecburuz.
Sanatsal yeteneği olan çocukları, sayısal alanda harap etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Çok parlak bir ticari zekaya sahip olan bir genci devlet memuru yapmak, o gence iyilik yapmak değildir. Daha da önemlisi, “okul hayatında başarısız olan bir genç bütün hayatı boyunca başarısız olacak” düşüncesinden mutlaka kurtulmak zorundayız.
Bu bakış açısının en büyük tehlikesi, gençlerin özgüvenini kaybetmesine sebep olmaktır. Okul hayatında başarısız olan bir genç, özgüvenini kaybetmemişse tüm hayatı boyunca başarısız olmaz. Ancak kendine olan özgüvenini kaybeden bir gencin hayatta başarılı olmasını beklemek, kanatlarını kırdığımız bir kuştan uçmasını beklemek kadar zordur.
Çocuklarının yeteneklerini, kabiliyetlerini bilmeden onlarla iletişim kurmaya çalışmak, tohumun hangi meyveye ait olduğunu bilmeden ondan meyve beklemeye benzer.
Her çocuktan aynı başarıyı beklemek, her tohumdan aynı meyveyi beklemektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.