Kadın dövülmek için mi yaratıldı?

Yetkili merciler, kurum ve kuruluşlar bunun önüne geçmeye çalışsalar da bir türlü başaramadılar. Burada şiddet güçten mi kaynaklanıyor, suçlu olmaktan mı yoksa zafiyeti şiddetle örtmekten mi? Bazılarınıza göre bunun her birisinin de doğruluğu var diyebilirsiniz. Bana göre genelde güçten kaynaklanan bir hadisedir.

İnsanlar mülkiyet edinmeyi sevdiklerinden, toprak elde eder gibi eşini de mülki gibi görür. Bu yeni olmayan bir hadise olmakla beraber geçmişten günümüze gelen bir hadisedir. Erkek kadını toprağı, taşı, malı ve mülki gibi sahiplendiği için ona ikinci derecede hayat hakkı vermektedir. Çünkü ana erkil döneminden bugüne erkek getirir hanımı ortaya koyar, kazanan sürekli erkek olduğu için o evde de erkek söz sahibidir. Kadın erkeğe itaat etme mecburiyetindedir. Haklıda olsa erkeğe karşı hakkını müdafaa edemez ve karşı çıkamaz sessiz kalır. Bu yanlış bu şekilde devam ede gelmiştir.

Ünlü Biyolog Dr. Michael Gihiçgilieri “ Erkeğin Karanlık yüzü” isimli eserinde kadının şiddet görme gerekçelerini açıklarken şöyle der:

Kadın barışçıdır, erkek savaşçı.

Kadın toplayıcıdır, erkek avcıdır.

Kadın yaşatmaya programlıdır, erkek ise öldürmeye yatkındır.

Kadın işbirliğine yatkınken, erkek rekabete yatkındır.

Kadın yapmaya yatkınken erkek yıkmaya yatkındır.

Bütün savaşların erkeler tarafından çıkarılması da erkeğin şiddete yatkın olduğunu gösterir.

Kadın şefkate yatkınken, erkek şiddete yatkındır.

Erkek katil sayısının kadın katil sayısından fersah fersah fazla olması da bunu göstermektedir.

Ünlü yabancı yazarın tespitlerinde de görüldüğü üzere, bu güç ve yaratılış durumuna baktığımızda bunu yok etmenin tek yönü insanların eğitilmesi, hak ve hukuka saygıyı öğrenmesi ile bunun önüne geçilebileceği kanaati taşımaktadır. Allah korkusu ve vicdan sahibi insanların şiddet ve öldürmeye yanaşmayacağı bir gerçektir.

Ekonomik özgürlüğü olan kadınların diğer kadınlara göre biraz daha kendilerini koruma ve savunma durumları söz konusudur. Kadın kadınlığını erkek de erkekliğini bilerek birbirlerini kırmadan karşılıklı konuşarak bir meseleyi halletmeleri gerekirken şiddete başvurmak medeni toplumda doğru bir davranış değildir.

Bizler haşa Peygamber değiliz ama o yüce Peygamber eşlerine el kaldırmamıştır. Onları sadece yataklarından uzaklaştırarak cezalandırmıştır. Elbette kadınların erkeklere göre iradeleri ve sabırları zayıftır. Bundan dolayı erkekler onları idare ederek orta yolu bulmalılar, hemen şiddetle onu susturma yoluna gitmemeliler. Hanımlarda erkeği çileden çıkaracak kadar erkeği tahrik etmemeliler.

Ekonomik özgürlüğü olan hanımlar ise, benim ekonomik özgürlüğüm var diye erkeğini aşağılayarak ona karşı olumsuz davranmamalıdırlar. Eğer ortada çok ciddi bir durum varsa orta yolda bulunamıyorsa birlikte yaşamın sürmesinin bir anlamı olmayacağı düşünülerek medeni bir şekilde herkes kendi yolunu çözmeliler. Ayrıldığı halde ayrılan erkek eski hanımı üzerinde hala baskı oluşturarak onu rahatsız etmesi kesinlikle doğru değildir.

Ufak tefek meselelerde hemen ayrılık yoluna da gidilmemelidir, hele ortada birde küçük çocuk varsa, onların istikbal ve gelecekleri kesinlikle düşünülmelidir. Eğer orta yol bulunamıyorsa mutlaka devreye büyükler ve hatırı sayılır insanlar girerek orta yolun bulunması sağlanmalıdır.

Erkek ben güçlü ve evin reisiyim diye her kusur ve kabahatte eşine şiddet uygulamamalı. Kadında fazla dırdır ederek kavga ve şiddete sebep olmamalıdır. Herkes sorumluluğunu bilerek hareket etmeli. Bazen evin reisi ekonomik durumdan zayıf olabilir, kadın buna saygı gösterip zorlukları dırdır ederek değil de birlik de aşmaya çalışmalıdır. Erkek ve kadın kavga ve dövüşmek için değil bir aile ortamının birlik de devamı ve mutluluk için yaratılmışlardır. Bu başarılamıyorsa en güzeli evlenildiği gibi ayrıla da bilinmeli. Dünyanın sonu değil, herkes için dünyada bir yer vardır, ölüm ise dünyanın sonudur, bu ancak Allaha mahsustur insanlara bu hak verilmemiştir. Hiçbir kimse dövülmek ve öldürülmek için yaratılmamıştır.

Bu yazı toplam 2066 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.